Çiçek Güncesi / Nergis

Ana Sayfa || giriş

Haruki Murakami - 2
5 Ocak 2007 Cuma, 22:25

The Wind-Up Bird Chronicle'ı okuyorum. Ece'nin uykudan önceki süt seanslarıyla paralel olarak günde üç kere yirmişer dakika okuyabildiğimden, biraz yavaş ilerliyorum doğal olarak! (Aslında bir saat ediyor, hiç de fena değil..) Biraz fazla tekrar var, bir de uzatıyor bazen. Yine dandik son beklentisi belirdi bende. Bu sefer de sonunda hiç bir şey olmayacak, öylece bitiverecek gibi geliyor ama Emre kesinlikle öyle bir durum olmadığı konusunda garanti veriyor. Öyledir o zaman, heyecanla bekliyoruz. Alıntı yapıyorum, betimlemenin güzelliğine bakın diye:

... The hint of a smile played about his lips, as if he had just heard a joke and was smiling now in the most natural way. Nor had the joke been a vulgar one: it was the kind of elegant pleasantry that the minister of foreign affairs might have told the crown prince at a garden party a generation ago, causing the surrounding listeners to titter with delight. (...) He looked at me with eyes narrowed as if to apologize for being unable to speak because of the nervous black panther sleeping by his side.


... The pleasant smile had begun to play about his lips again, appearing and disappearing with all the naturalness of a seaside cave at the mercy of the waves.

Okurken durup, "Ben ne güzel bir şey okuyorum." dedim. İnsan bir kitaptan daha ne ister?

[Bır bır bır] [Okur Yazar] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

In English
9 Ocak 2007 Salı, 14:59

Eğer İngiliz olsaydık, şimdi Ece 'anne' dedi diye sevinecektik. Mam diyor. Herhalde babasından bulaştı:) Beni kastetmiyor tabii. O konuşmayı öğrendi de, biz anlamayı öğrenmedik henüz.

[Bır bır bır] [Lay lay lay] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (3)

Mazohist miyim?
14 Ocak 2007 Pazar, 16:18

Fiş yazmak hoşuma gidiyor! Market fişleri değil ama diğerleri, hatıra defterine bakar gibi geliyor. Bütün sene film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden, unuttuğum şeyleri hatırlıyorum. Nereye gitmişiz, ne yemişiz. Mesela, izne ayrıldıktan hemen sonra Ece'ye pijama almıştım 1 yaş için, şimdi biraz büyük ama giyiyor. O zaman çok uzak gelmişti giyeceği günler. Sonra, İstanbul'a gittiğimizde Doğan'a da uğramıştık. Ben hamileyim diye bitki çayları almışlar, çok mutlu olmuştum ince düşünceli arkadaşlarımız var diye. Ece doğmadan Emre'yle yemeğe gittiğimiz yerler, Ece'nin ilk oyuncağı, Erdem'in nikahı için annemle ve sürekli ağlayan Ece'yle alışverişe gidişimiz ve bir yıl içinde yaptığımız daha bir sürü şey gözümün önüne geldi. Tamam, büyük bir angarya ama yine de hoşuma gidiyor işte. Zaten herhalde son kez yazdık, önümüzdeki sene blogumu okurum artık bir şeyleri hatırlamak için:)

[Bır bır bır] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (2)

Ayılar ve Planktonlar
16 Ocak 2007 Salı, 00:20

Ayılar uyuyamıyor, biz nasıl rahat uyuyabiliyoruz peki?

Acıklı bir link burada:



"Sahra çölüyle denizler arasında karmaşık bir bağlantı var. Okyanuslar atmosferi nasıl etkiliyorsa, topraklar da okyanusları etkiliyor. Rüzgar sahradan aldığı toz bulutunu okyanuslara taşıyor ve içinde taşıdığı minerallerle planktonları besliyor. Sahra olmazsa planktonlar ölüyor."

Her şey nasıl da birbiriyle bağlantılı, nasıl bir düzeni var dünyanın..

Ne yapmalı?

[Bır bır bır] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (1)

Kendinden Karıştırmalı Tencere
17 Ocak 2007 Çarşamba, 22:53

Böyle yazınca Zihni Sinir Pirocesi gibi görünüyor ama, hayır! Çok ciddi ve aslında çok basit bir fikir. Neden kimse yapmıyor acaba? Mutfakla mecburen fazla haşır neşir olduğum şu günlerde, o kadar çok lazım oluyor ki.. Birisi yapsa da kullansak. Tarhana çorbası, muhallebi gibi sürekli karıştırmak gereken yemekler için tencerenin kenarına bir kaşık takılacak sadece. Yalnız, içinde pervane şeklinde olmaz, dışardan bir kola takılacak. Tencerenin dibine değecek ve spiral bir hareketle tüm yüzeyi tarayacak. Ve tabii ki, işi bitince bütün parçalar çıkacak ve bulaşık makinasına koyulabilecek. Bu kadar işte. Tencere başında boş boş beklemeye son! Hatta her tencereye uyabilecek bir karıştırma aparatı olsa daha hora geçer. Tencerenin çapına göre ayarlanabilen bir kelepçe mesela. Kaşığı da, çelik ve teflon tencereler için iki çeşit olmalı. Eh, bu kadar anlattık, geriye birleştirmesi kaldı. Haydi tencere ar-gecileri, iş başına!

[Bır bır bır] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (1)

Takvim

Ara

Ocak2007

Şub

P

S

Ç

P

C

C

P

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

4

Bağlantılar

Karalamalar
Epigraf
Baking Fairy
Ece'nin fotoları
Seksen Günde Devri Alem
Her Telden Bir Blog
Sütlü Kahve
Yaşam, Evren ve OBM Hakkında Her Şey

Resim Galerisi

Arama

Arşiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Bır bır bır
Okur Yazar
İş, Güç!
Ece Böcee
Lay lay lay
Yersen
Pusetle Seyahat
Delft'te
Natur
Bask Elleri
Çocukla Seyahat

Sonraki->