Potter bitti, enter Ged.. JK Rowling vs. Ursula LeGuin – I

Evet, bir saat kadar evvel, Harry Potter’la vedalaştık. Baştaki tren sahnesinden hiçbir şekilde tatmin olmadığımdan dolayı, belki doyurucu bir cevap bulurum niyetiyle netteki forumlara takılırken, bir anda göz ucumla Melez Prens’in kim olduğunu bir güzel öğrenip, sondaki sürprizden mahrum kalmıştım. Kitabın çıktığının ikinci ya da üçüncü günü de, yine ufacık bir gezinme sonucunda, bu kitabın ölüsünü de öğrenmiştim. JKR, bildiğim kadarı ile 4. kitaptan beridir kitaplarını editöre elletmiyor (kitapların oylum grafiklerine (fit edilmiş ve tahmini) buradan ulaşabilirsiniz).

Harry Potter Kitapları Oylum Grafiği

Bu editöre yollamama ya da az elletme o kadar iyi bir şey değil çünkü 5. kitap berbat bir kitaptı (filmde Dolores Umbridge’i Vera Drake’i oynayan hanımın canlandıracağını öğrenmem tüylerimin daha da diken diken olmasına yol açtı). 6. kitap 5. kitaptan sonra cennet gibi geliyor ama hala favorim 4. kitap. Son kitabın sıralamada fazla bir değişiklik yapacağını düşünmüyorum, zira 6. kitaptaki gidişat kolay kolay bozulamaz (standart HP taktiği: “O aslında bildiğiniz gibi değil” ve büyük final: “O aslında bildiğiniz gibi değil diye bildiğiniz gibi değil” – oder (-1).(-1) = +1). Rowling’in yapabileceği şeyler kısıtlı ama kendine hakim olup, bütün beklentilerin ve gidişatın tersine 7. kitabı (-1) olarak bitirirse, şapkamı çıkartırım. Bir son dakikada Neville sürprizi de hoş olurdu şüphesiz 8)

Gelelim Ursula ablaya. Kendisi ile ortaokul sıralarında, Reading Prentice Literature’ın kalın, yeşil ve içinde bir sürü yazardan seçme parçaların olduğu kitabında tanışmıştım. Yanlış hatırlamıyorsam “Song of the Sirens”di. Sonrasında bu teyze 1995’te Mülksüzler ile küçük Beyoğlu komünümüzün (Emir, Bera, Gökhan, Cengo, Alex, Eda, Ümit, Şeyda,.. başka?) Lönk! diye ortasına düşmüştü (Şeyda’nın “Benim Mülksüzlerimi hanginiz aldı?” başlıklı naçizane vecizesi hala kulaklarımda çınlar). Shevek hayatımı bir yönden başka bir yöne kaydırmıştı (O kadar adı konulmamış olsa da, Tro***’den Baku*** Amca’ya diyelim). Ama yine de o kadar da bayılmamıştım Ursula Teyze’ye. Sonrasında, bir önceki blogda bahsettiğim üzere, ucundan Yerdeniz’e bulaştım, bir de 5-6 sene evvel fkk’dan alıp okuduğum Başlama Yeri var külliyatının bende yansıması olarak.

Burada bir mola verip, Sevin Okyay, nam-ı diğer vınvın‘a (ya da vinvin‘e) geçiş yapalım diyecektim ki, uykumuz gelmiş, yatıyoruz biz, ne deniyordu satrançta? Adjourn edelim, hamlemizi de bu şekilde yazmış olalım, kandırmaca yok… İyi geceler, Günaydın’da görüşürüz elbet.