eyi, eyi emmeeee..

Bilenler bilir, şimdiki “ben”in şekillenmesine vaktiyle en büyük katkısı olan eXpress dergisiyle tanışmam, kaderin garip bir cilvesi ile Hıncal Uluç’un sayesinde olmuştu. Herhalde henüz 3. sayısı çıkmıştı eXpress’in, Hıncal Uluç da köşesinde bir güzel övmüştü dergiyi, ben de merak etmiştim ve okumaya böylelikle başlamıştım. eXpress ise bir sonraki sayısının arka kapağında Hıncal Uluç’un bu yazısını alıntılayıp, altına kalınca yazmıştı: “Nerede hata yaptık?” diye. 8)

Bugün de Zeynep sağolsun, haber verdi: Vatan gazetesindeki köşesinde Haşmet Bey Epigraf’ı tavsiyelemiş. Çoktandır yenilemek geçiyordu aklımdan zaten Epigraf’ı, bu son nokta oldu.. 8)

Bu, tabii ki benim kabalığım. Sonuçta her tür insan var ve bu her türlü insanın da sevenleri. Geçen gün hastanede bir işim vardı, doktorum da o akşam nöbette olduğundan akşam gittim ben de. Ben doktoru beklerken, ilgili koğuştaki hastalar -3 genç çocuk- kendi aralarında bir muhabbete daldılar ve pek bir elit olan bendeniz, onlardan da, muhabbetlerinden de ileri derecede rahatsızlık duydum (helk). Sonrasında, eve dönüş yolunda, antik yunan feylosoflarını aratmayacak bir kendimle diyaloga giriştim. Farz edelim ki, o gençlerden biri, bende olup da onda olmayan şeyin ne olduğunu bana sordu, ne cevap verecektim? Daha derin düşünüp daha fazla şeyin sıkıntısını çekme yeteneğimi mi gösterecektim? Sahi, neydi beni onlara kıyasla pek bir über-mensch yapan nen? Cevabı bulamadım. Cevap yerine geçmeyecek üç önerge icat edebildim ama:

1. Ben onları rahatsız etmiyordum ama onlar beni rahatsız ediyorlardı.
2. Benim, kendime benzer insanlarla bir arada huzur içinde yaşayabileceğime olan inancım vardı, halbuki şüphesi bu genç bireyler, kendilerine benzer insanlarla kavga ederlerdi ve dahi etmekteydiler.
3. Bir odaya tek başımıza tıkılmamız durumunda ben şüphesiz çıldırırdım fakat onlar için böyle bir risk yoktu.

Evet, 3. önerge benden çok onların lehine işliyor aslına bakarsanız. 1. önerge de onlardan çok benim uyumsuzluğumdan kaynaklanan bir şey. Ama ah o her seferinde beni ve sefil egomu kurtaran o 2. yok mu! Fizikte ve matematikte simetri olarak gördüğümüz bu vasıf, pek de bilimsel olmayan hayatımın standartlarını ve tezahürlerini bilimsel olarak yorumlamakta sıklıkla başvurduğum bir ölçek. Zannımca, eğer bir şey iyiyse, her şekilde iyidir, zamandan, mekandan ne kadar bağımsızsa, ne kadar evrenselse, o kadar geçerlidir. Evet Sururi, du bist eine hell-of-a über-mensch meine freunde, bravo! 8P

“eyi, eyi emmeeee..” için 3 yorum

  1. bitince haber ver… (annea bitti) — Abi epigrafı güncellediğinde haber ver de bakalım, bu haliyle firefox’u çok feci yamulttuğu için girmiyorum 🙂 Bu arada ben botmuşum…

  2. I ıh… — Ya bu “Başkasının yapmasını istemediğini sen de başkasına yapma.” olayına ben oldum olası kıl olurum; belki de herkes benim gibi davrandığında dünya çekilmez bir yer olacağındandır… Hepimiz barış dolu (ehe ehe ehe) bir dünya istiyoruz ama o dünyada bile biraz sinirlilerimiz, biraz gıcıklarımız, biraz bencillerimiz olmasın mı?.. Olsun, olsun. Olmasın diyorsanız açık söyleyin, gidelim bizler…

  3. Epigraf. — Bu arada sizin alıntılamadığınız haberi biz yazalım buraya:

    * http://epigraf.fisek.com.tr. Çok yararlı, tatlı sürprizler taşıyan ve bilgisayar başında insanı güzel oyalayan bir online edebiyat sitesi. Tavsiye ederim.

    ‘Online edebiyat sitesi’ ne demek? Offline olanları da mı var bunların?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir