Pause Tuşuna Basılmış Arkadaşlıklar

Subject: [DUZYAZI] emir’le ben bir gün…
From: Emre Sururi Tasci
Date:Tue, 18 Mar 2003 23:47:12 +0200
To:Duzyazi Alani Sakinleri

yazı yazasım geldi. yazasım geldi yazı. anne bitti.

dedi çocuk Do, annesi gelip, Do’nun kıçını bir güzel yıkadı.

she said living with me is bringing her down dedi. üç.

ne dedim ben şimdi? aferin. üç.

ulan hepinizi özledim – özlem adama neler yaptırıyor..

esat canerler’deki kasiyer nihal.
dünyanın en şirin insanlarından. onu çok seviyorum – çok seviyoruz
ailecek. ama konumlarımızdan dolayı sıcak tebessümlerle süslü
“nasılsınız?” “çok iyiyim, teşekkür ederim, siz?” “ben de iyiyim”
-buraya konuşacak bir şey bulamama sıkıntısının oluşturduğu sessizlik
girecek- “peki, size kolay gelsin o zaman”dan başka bir şey
konuşamadık. bazen ekspres kasanın başında oluyor, o zaman onunla
konuşamıyoruz. bir de arkadaşı dilek hanım var- dilek hanım saçlarını
kızıla boyatmıştı 3 hafta kadar evvelinde, hala kızıldı bugün de.
bugün nihal hanımın kasası çok doluydu, ben de dilek hanımın kasasında
ödeme yaptım, yine de merhabalaştık, işte standart diyaloğumuzu
oluşturduk kendisiyle. sabah 10’dan akşam 10’a kadar çalışıyormuş,
cumartesileri izinli. yine de hep güleryüzlü. bir aydır gözlük
takıyor.

bir de servisteki kocaman kız var tanıyor olmaktan mutlu olduğum /
izlemekten, bu dünya üzerinde onun gibi birinin de olduğunu bilmekten.
ama onunla daha hiç konuşmadık. zaten konuşmaya / tanışmaya gerek var
mı ki? mutluluk kaynağı(m) olan bu insanlar inşallah kendi “gerçek”
yaşamlarında da mutludurlar. keşke yılbaşında filan falan büyük
ikramiye çıkmış olsaydı, yahut da nobel falan olmuş olsaydı…

ally mcbeal’deki jenny’yi de ele alabiliriz pekâla… bir dolu çili,
kalın sayılabilecek kaşları var – a little bit clumsy maybe ama
hangimiz değiliz ki?

çetin bey, erdem karaadam, gürer bey, kemal bey… oh ne güzel
insanlar bunlar, what a wonderful world it is kâbilinden. bugün benim
yumuşak u (û), yumuşak a (â) kullanma günüm, kime ne zarar, dostum
değil misiniz? (toprak olur, daş olurum, yoluna yoldaş olurum,
dilersen gardaş olurum – marak etme sen)

komşum totoro’yu izlediğimden beri benim canım dobiğim löker için bir
hikaye var aklımda, hem hikaye, hem anlatı babında, zamanında sururi /
mustafa / serkan için yazdığım üç kısa yazı gibi(n) tıpkı ama hala
yazamadım.

ulan özlemekle ömür geçiyor – bu sağlıklı bir şey midir? değildir
elbet. değildir ama bu da çok güzel, pek gözel bir uğraş. arkadaş,
üzerinde ölen varsa arkadaştır, arkadaş, insanın doğduğu yer değil,
doyduğu yerdir ve ak akçe kara gün içindir ve sakla samanı… gelir
zamanı.

aslında, sağlıksız olsa da, yine de güzel böyle bir özleme
alışkanlığımızın olması, birbirimize sevgimizin hiç bitmemesi,
görüştüğümüz anda pause’lu yaşamlarımızdan çıkıp, kaldığı yerden devam
etmesi – kaldığı bir yer de yok aslında, sürekli bir ilişki yaşıyoruz
birbirlerimizle, işte aralarda biz de switch ediyoruz o aralara, yoksa
ilişkiye olan bir şey, o kesintisiz sektesi güzelce, devam ediyor.
what is go(o)d in irish murdoc? işte this is…

a pencil, a yellow mr. brown.

şair ne de güzel demiş, değil mi:

Sen ona bir gemisin, yönü senin yönündür
Bir sancısın geçerken denizlerini özgür
O da bir ada olsun, sana çevrili dursun
Dağının dalgalarla, yüzünün rüzgarlarla
Bağlandığı kendini sende çözülmüş görür.

Gemiler göründükçe adalar da düş görür
İnsanlar nerede olsa bir orayı düşünür
Derler adadakiler, şu gemi bir gün gelse
Gitsek buradan öte, nereye gideceksek
Bilseler gemiler de bir adayı düşünür.

(duygusal, özdemir asaf)

birden siz gelseniz aklımıza, sizi unutsak bazı bazı…

Words are flowing out like endless rain into a paper cup,
They slither wildly as they slip away across the universe.
Pools of sorrow, waves of joy are drifting through my open mind,
Possessing and caressing me.
Jai guru deva om.

Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world.

Images of broken light which dance before me like a million eyes,
Thay call me on and on across the universe.
Thoughts meander like a restless wind inside a letter box,
They tumble blindly as they make their way across the universe.
Jai guru deva om.

Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world.

Sounds of laughter shades of love are ringing through my open ears,
Inciting and inviting me.
Limitless undying love which shines around me like a million suns,
It calls me on and on across the universe.
Jai guru deva om.

Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world,
Nothing’s gonna change my world.

Jai guru deva om,
Jai guru deva om,
Jai guru deva om…

yani, diyeceğim, işin özü şudur ki: jai guru deva om, jai guru deva
om, jai guru deva om anasını satayım…

… potpotpot[kucak sonrasi]potpotpot[obur tarafa]rrrrhhhhhh[havaya
… kaldiris]………………[siritis] K.lökEr.

… KillIng iN the nAmE of! ? !FO emaN ehT nI gNILLIK

——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Wed, 19 Mar 2003 14:49:20 /etc/localtime
From: Hande Tekin
Subject: [DUZYAZI] pause’a basılmış arkadaşlıklar
To: “Emre”

Ave Emre,

Senin şu yazını okudum da, bu aralar sanırım “pause’a basılmış arkadaşlıklarda tekrar play’e basma” mevsimi. Hatta rating modülleri arasında kısa bir yazı da yazmıştım -kağıt üzerine- bir ara buraya da göndereyim yazıp.

Pazartesi ben de “play”e bastım da…

Sevgiler, vs.
Ande
——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Wed, 19 Mar 2003 22:11:33 +0200
From: Emre Sururi Tasci
To: Hande Tekin

Quoting Hande Tekin:

HT> Ave Emre,
Have Ande!

HT> Senin şu yazını okudum da, bu aralar sanırım “pause’a basılmış arkadaşlıklarda tekrar play’e basma” mevsimi. Hatta rating modülleri arasında kısa bir yazı da yazmıştım -kağıt üzerine- bir ara
HT> buraya da göndereyim yazıp.

HT> Pazartesi ben de “play”e bastım da…
biz buradayiz efendim, hep burdayız, hep burdaydık, hep bekledik, hep
bekleriz..

sevgiler
mre z.

hamiş: dante’yi harbiden yakarak mı öldürmüşler?

… veda sozleri, elveda sozleri a.e.g.

——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Thu, 20 Mar 2003 09:37:42 /etc/localtime
From: Hande Tekin
To: “Emre”

Ave Emre!

>> hamiş: dante’yi harbiden yakarak mı öldürmüşler?

Yok canııııım, kim uydurmuş? Adam doğal nedenlerden ölüyor. Sürgünde…

Sevgiler, vs.
Ande
——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Thu, 20 Mar 2003 09:54:14 /etc/localtime
From: Hande Tekin

>>> > hamiş: dante’yi harbiden yakarak mı öldürmüşler?
>
>> Yok canııııım, kim uydurmuş? Adam doğal nedenlerden ölüyor. Sürgünde…

Oha, “ölüyor” yazmışım!
——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Thu, 20 Mar 2003 23:28:55 +0200
From: Emre Sururi Tasci

Quoting Hande Tekin:

>>>>> > hamiş: dante’yi harbiden yakarak mı öldürmüşler?
>>
>>>> Yok canııııım, kim uydurmuş? Adam doğal nedenlerden ölüyor. Sürgünde…

HT> Oha, “ölüyor” yazmışım!
??? pardon pls? anlayamadım… ne yazmak gerekiyordu? yani “Hak’kın
rahmetine kavuşuyor” veyahut “önceden bir arkadaşa bakıp çıktığı
yerlere temelli gidiyor” demek gerekiyordu anlamında mıydı bu o-ha?

hamiş: bu arada, “bir arkadaşa bakıp çıktığı yerler..” esprime çok
güldüm, kendimi tebrik ediyorum, inşallah siz de okuğunuz sırada bir şeyler
içiyorsunuzdur da püskürtmüşsünüzdür 8)

sevgiler,
mre s.

… bUt looove, LoVE WIll tEar us aPart……..AgaIN. Joy dIv.

——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Fri, 21 Mar 2003 02:35:48 +0300
From: Dogan Gegeoglu
To: Emre Sururi Tasci

EST> esat canerler’deki kasiyer nihal.
EST> dünyanın en şirin insanlarından. onu çok seviyorum – çok seviyoruz
EST> ailecek. ama konumlarımızdan dolayı sıcak tebessümlerle süslü
EST> “nasılsınız?” “çok iyiyim, teşekkür ederim, siz?” “ben de iyiyim”
EST> -buraya konuşacak bir şey bulamama sıkıntısının oluşturduğu sessizlik
EST> girecek- “peki, size kolay gelsin o zaman”dan başka bir şey
EST> konuşamadık. bazen ekspres kasanın başında oluyor, o zaman onunla
EST> konuşamıyoruz. bir de arkadaşı dilek hanım var- dilek hanım saçlarını
EST> kızıla boyatmıştı 3 hafta kadar evvelinde, hala kızıldı bugün de.
EST> bugün nihal hanımın kasası çok doluydu, ben de dilek hanımın kasasında
EST> ödeme yaptım, yine de merhabalaştık, işte standart diyaloğumuzu
EST> oluşturduk kendisiyle. sabah 10’dan akşam 10’a kadar çalışıyormuş,
EST> cumartesileri izinli. yine de hep güleryüzlü. bir aydır gözlük
EST> takıyor.
sovyet rusya’da uzun sure yasamis birisiyle konusmustum bir zamanlar.
laf donup dolasip bir sekilde komunizmin istihdam politikasina
gelince kasiyerlerden bahsetmisti bana.. “herkese is vermeye calisan
devlet”, diyordu (mangaldan yeni cikmis etini kesmeye calisirken),
“ozellikle buyuk sehirlerde bir supermarketteki tek bir kasa basina en
az 4~5 kasiyer atiyor ve bu da surekli gittigin marketin kasiyerlerini
bile taniyamamana neden oluyor.”

uzun uzun konusmustuk o aksam. amerikan hayrani bir kadin da vardi,
surekli igneleyip durmustu adami. cok yemistik ama hepimiz, belki de
ondan.

Sevgiler

… gul = Gul = guL = gUl = gul = Gul = guL = gul

——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

Date: Fri, 21 Mar 2003 10:31:31 /etc/localtime
From: Hande Tekin

Selam,

>>>>> >> > hamiş: dante’yi harbiden yakarak mı öldürmüşler?
>>>
>>>> >> Yok canııııım, kim uydurmuş? Adam doğal nedenlerden ölüyor. Sürgünde…
>
>> HT> Oha, “ölüyor” yazmışım!
>> ??? pardon pls? anlayamadım… ne yazmak gerekiyordu? yani “Hak’kın

Ne bileyim, “ölüyor” yerine “ölmüş” demek daha doğru. İtalya’da adam
hâlâ ölüyormuş falan… Neyse, dün çok tuhaf gelmişti “ölüyor” bugün biraz daha
az tuhaf geldi.

>> rahmetine kavuşuyor” veyahut “önceden bir arkadaşa bakıp çıktığı
>> yerlere temelli gidiyor” demek gerekiyordu anlamında mıydı bu o-ha?

Ayrıca “un altro chiarificazione” (Doğan’ın İtalyan ajanı olduğundan şüpheleniyorum.
İtalyanca falan biliyor aslında ama çaktırmıyor…) Ha, hayır, “açıklığa kavuşturma”
Doğan’ın durumu değildi tabii. 🙂 Dante, “doğal ölüm” kavramını epey geniş tutarsak
doğal bir şekilde ölmüş: sıtma salgınından nasibini almış. İdil söyledi sağolsun.
Cesedinin de yakıldığını söyledi hatta. Bunu dün akşam aradım aradım ama
bulamadım. Gayet mantıklı ama.

Bu yakma konusu biraz karıştırmaya meyilli aslında. Adam cezasını ödememek için
sürgüne gidiyor ya, “bir daha Floransa’ya gelirse yakılarak öldürüleceği” şeklinde bir
karar çıkartıyorlar. Ama adam hayatını sürgünde tamamlıyor. Hatta rivayete göre
“Cennet”i yazmayı bitirdikten birkaç saat sonra. (“Cennet” beni fena halde baymıştı,
Dante’yi de öldürmüş, daha fena… Halbuki “Cehennem” pek renkliydi. :)) )

Neyse, Alberto gelsin, ona soracağım Dante’nin cesedinin yakılıp yakılmadığını.
İtalyan olmasına ve elektronik mühendisi olmasına rağmen “Keşke felsefe
okusaydım” demiş olmasına güveniyorum.

>> hamiş: bu arada, “bir arkadaşa bakıp çıktığı yerler..” esprime çok
>> güldüm, kendimi tebrik ediyorum,

Ben de sizi tebrik ediyorum, sabah çok çok güldüm. Buradaki arkadaşlar artık
bu tepkilerime alıştıkları için bu sefer birşey demediler. :))

>> inşallah siz de okuğunuz sırada bir şeyler
>> içiyorsunuzdur da püskürtmüşsünüzdür 8)

Yok, o anda ağzımda bir parça poğaça vardı, ama 5 saniye öncesi veya
sonrasında görmüş olsaydım montörümde kahve-poğaça karışımı parçacıklar
olacaktı. :))

Sevgiler, vs.
Ande
——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr


Date: Fri, 21 Mar 2003 20:50:37 +0200
From: İdil Peltek
To: Hande Tekin

Sevgili Hande,

Friday, March 21, 2003, 12:31:31 PM, you wrote:

HT> Doğan’ın durumu değildi tabii. 🙂 Dante, “doğal ölüm” kavramını epey geniş tutarsak
HT> doğal bir şekilde ölmüş: sıtma salgınından nasibini almış. İdil söyledi sağolsun.
HT> Cesedinin de yakıldığını söyledi hatta. Bunu dün akşam aradım aradım ama
diil efendim diil, oyle demek istemedim, cesedinin yakılıp
yakılmadıgını bilmiyorum. yakılma konusu da bildiğim kadarıyla
soyle: dante siyasal yasamında ceza alır, para cezası ve surgun
edilecektir bir sureliğine. fakat danta odeyemez parayı cunku o
sırada floransa’da değildir. para cezasını odeyemediğinden
yakılarak idamına karar verilir. dante tabi hayvan karsı cıkar bu
duruma, ama nafile. bir daha da floransa ‘ya donemez. eserlerinde
floransa ozlemi ozellikle bundandır… paradiso’yu
bitirir (evet oyle bir rivayet vardır ve dogrudur o gece ölür)
sıtmadan ölür. daha detayli bilgi için odamı alust etmem lazım, ama
isterseniz sizin o guzel hatırınız için onu da yaparım Ande’ciğim.
bu dante’nin yakılarak olduruldugu bilgisi cok yaygındır, tıpkı
nietzsche’nin delirerek oldugune inanılması gibi. bir gun gelip te şu
almanların işime yarayacagı hiç aklıma gelmezdi dogrusu. ne iyi
etmiş de kastırmışlar zamanında bana.

İdil
potkal@hitnet.bbs.tr

——————————————————————————-
Origin : HiTNeT E-Posta Listeleri – http://www.hitnet.bbs.tr

“Pause Tuşuna Basılmış Arkadaşlıklar” için 0 yorum

  1. Alberto — Ohoooo, Alberto sonradan Aria’dan ayrıldı, Milano’da çalışmaya gitti. Olmadı, kontratlı eleman olarak geri döndü IBM ile, Öykü’yle evlendi, Brezilya’ya gittiler, tekrar geri döndü, Atos’ta çalışıyor şimdi.

    Ayrıca ben kim için Play’e basmışım o zaman acep? İlk aşkım S.? Hmmm, hatırlayamadım…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir