günler..

Geldiğimizden beridir pek bir şey yazasım yok. O olmayan "pek bir şey"ler birikti, birikti, Çetin Altan’ın vaktiyle (Milliyet, 29 Nisan 1960) "bugün canım yazı yazmak istemiyor"una neredeyse ulaştı (Çetin Altan o yazısını Turan Emeksiz’in öldürülmesi ile ilgili yazmıştı). (Gerçi Çetin Altan o yazının üzerinden bir ay (ve bir darbe) geçip de 28 Mayıs’ta "bugün canım yazı yazmak istiyor" başlıklı pek de gurur duyulmayacak bir başka yazı yazacaktı.)

Hayat bir adventure oyunu değildir, genelde sorununuza çözüm yoktur ve her şey daha kötüye gider. Türkiye’ye gelirken beklentilerimiz o kadar düşüktü ki, geldiğimizden sonra buradaki durumları soran arkadaşlarımıza "beklentilerimizin üstünde" diye cevap veriyorduk şaka yollu.

Pek politik bir insan değilim (Caitlin Moran’ın iki soruluk "feminist misiniz?" testi gibi (ki çok etkileyici bulurum), "yaşıyorsan , o zaman politiksindir" karşılığını bu sefer müsadenizle banal bulacağım). Buna rağmen beni bile bu sefer bir şekilde bir yerlerde dolaştırmayı becerdiler, bu da onların madalyası olsun. Neyse, ne diyecektim?

İyiye gitmiyoruz, zaten umutsuzdum (arkadaşlar arasında karamsarlığımla bilinirim — arkadaşlar dediysem tabii ki Schopenhauer ve tarihten gelen tayfası) ama artık iyice bir oldum. Genelde çözüm üretir insanlar ("Fatih Hoca, ileride bilmemkim yerine bilmemkimi oynatsaydı bu maç bizimdi…"), ya da ideal bir duruma odaklanırlar an itibarı çektikleri sıkıntılara pansuman olsun diye ("Manitunun yeşil çayırlarında koşturacağız vahşi atlarımızı…"). Benim durumumda çözüm yok, umut yok, evriliyoruz ("Rollin’ rollin’ rollin’ / Though the streams are swollen / Keep them doggies rolling…").

Yine konuyu dağıttık, zaten yazacak bir şey de yok mır mır etmekten başka (Sığınacak yer kalmadı / Chagall’daki eşeğin gözünden başka — C.S.). Bazı insanlar var, seviniyorlar, sevdikleri bir şeyler oluyor, mutlu oluyorlar. Bu insanları anlamıyorum diyeceğim ama bu insanlar her yerde, her tarafta, bu insanlar çoğunluk. Bu insanları anlamıyorum. Bu mutlu insanlardan öte tarafta olanlardan bir tanesini twitter’dan izliyorum, nasıl bu kadar umarsız olunabilir (default cevaplar "….’de …. oluyorken, ya sen ne yapıyordun, çiçekten böcekten bahsediyordun." — kutlama yapmıyordum, alkışlamıyordum en azından, çiçek böcek de bizim / penguenlerden de bahset o zaman.)


Chagall – Mavi Eşek

İşte böyle. Çözüm yok, umut yok, dert bende, derman yok. (Ben hala uzaylıları bekliyorum — The Day the Aliens took over the World | geçen gün de NIN – The Warning’i dinlerken "aaa…" oldum, yalnız değiliz (iki anlamda da)).

Diğer yandan (spekülatif son sözler): Termodinamik olarak, sisteminizin bir tarafından ısıtıp/eğitip/öğretip diğer tarafını ihmal ederseniz, o soğuk kısım dengeye gelmek ister. Yukarıdan aşağıya olmuyor, arkalar boş, ne ekersen onu biçersin, vesaire vesaire. Ben olsam nasıl yapardım? Ben olsam hiçbir şey yapmazdım bile, işte ancak böyle konuşurdum mır mır, zaten onu da şimdi yapıyorum, zaten şimdi de sinir oluyorum kendime. 

Mutlu çoğunluk, bu kadar mutlu olmamanız, televizyonunuzun kanalını azıcık değiştirmeniz mümkün mü?..

“günler..” için 2 yorum

  1. Turkish Pizza — Annem yıllar önce bir toplantıda sınıf arkadaşlarına “Oğlum fizikçi oldu” dediğinde “Hah, memleket güzide bir pideci daha kazanmış desene” diye bir cevap almıştı. Konuştuğu arkadaş, onun da yıllardır görüşemediği başka bir arkadaşı ile konuşurken laf oğullarına gelmiş; İkisinkide Amerika’nın iki farklı eyaletinde doktoroya başlayıp, fiziği bırakıp, birbirlerinden habersiz pideci açmışlar, oraya yerleşmişler.

    Bu olaylar başlamadan önce benim de kafama giderek yatmaya başlamıştı bu fikir. Hatta gittim araştırdım, burada bir iş açarsan direk sınırsız oturma izni veriyorlarmış. Eğer 5 yıl işi tutturabilirsen vatandaşlık başvurusu bile yapabiliyormuşsun.

    Ha Belçika şahane bir yer değil. Liege ise kelebeği. Ama aklında bir iş fikri varsa gel, ben buradan gitmeden açalım, siz buraya gelirsiniz, ben belki yine dönerim. Üstelik pideci olmak zorunda da değil. Tek mesele bir noktada Fransızca şart.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir