Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

Gerçeklik.
16 Temmuz 2007 Pazartesi, 11:15

Nesnel dünyanın var olmadığı tezlerini edebi bir zevkle dinlerim hep ama sanırım hiçbir zaman çok fazla itibar etmedim bunlara. Nesnel dünyaya kaçmamızın sebepleri birden çok ve biz fani zihinlerin ulaşamayacağı bir yerlerde de olsa, benim tahminim, düzenli ve öngörülebilir bir dünyanın verdiği güven hissi için bu mekanikliğe katlandığımız.

Bu aralar Le Guin'in İçdeniz Balıkçısı'nı okuyorum; "Newton'un Uykusu" diye bir hikaye için almıştım içindeki. Blake, zamanında "Siz at gözlüklerini taktınız, gerçek dünyayı göremiyorsunuz." demiş bizim mekanik dünyamıza inanan Newtonculara. Le Guin de bunun üzerine döktürmüş. Yobaz pozitivistlik yapmanın gereği yok; haklı olabilirler, haklı olmadıklarına dair hiçbir kanıtımız yok Blake'in de Le Guin'in de. Belki dışarda tek bir gerçek vardır ama bu bizim gördüğümüz gerçek olmayabilir, bunu da bilmiyoruz. Klasik felsefi bir problemdi bu, adını hatırlamıyorum ama, işte biz özneyiz ve nesneye bakarken mutlaka kendimizden birşeyler katıyoruz ona. Haliyle artık nesne olarak kalmıyor o zihnimize girerken. Vs.

İşte böyle birşeyler yazacaktım bu aralar buraya. Bu sabah bir arkadaşımın yandaki bağlantılardan ulaşabileceğiniz blogunda birşeyler okudum, onlar da üzerine tuz biber oldu:

"hiç bir zaman gerçekliğe inanlardan olmadım. insanların kendine ait, kendi uydurmaları dünyaları olması fikrini hiç garipsemedim. aynı "gerçeklik"te yaşayıp devamlı yeni gerçeklikler üretmemiz, sahip olduklarımızı sık sık değiştirmemizi hiç kınamadım. insanlar hiç bir zaman tutarlı olmaya zorlanamazlar, ki zorlansalar da tutarlı olamazlar. hayat hepimiz için değilse eğer, çoğumuz için fazlasıyla zor, fazlasıyla karmaşık, fazlasıyla sert, sıkıcı, dayanılmaz, ve lüzumundan fazla gerçek. hal böyleyken neden uydurma dünyalarda yaşama fikrimiz garip olsun ki."

Dünya'da gerçekten bizim gördüğümüzden çok daha fazlası olabilir. Ve biz sadece daha güvenilir bir dünya için bütün bunlara gözlerimizi kapıyoruz galiba.

"We make sense of the world intentionally. Faced with chaos, we seek or make the familiar, and build up the world with it. Babies do it, we all do it; we filter out most of what our senses report. We're conscious only of what we need to be or want to be conscious of."



Newton, Blake, Le Guin...

Newton'un uykudan önce okuyabileceğiniz masal kitaplarının en önemlilerinden biri, Blake'in kapağında kendi çizdiği Newton resmi olan güzide bir derlemesi, ve de Le Guin'in İçdeniz Balıkçısı.


Düzeltme: O Newton resmi değilmiş, elinde gönyemsi alet var diye karıştırmışım ben...

[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (3)

A Fisherman of the Inland Sea
18 Temmuz 2007 Çarşamba, 22:13

"I found out that I was in love with you, winter before last," she said. "I wasn't going to say anything about it because - well, you know. If you'd felt anything like that for me, you'd have known I did. But it wasn't both of us. So there was no good in it. But then, when you told us you're leaving... At first I thought, all the more reason to say nothing. But then I thought, that wouldn't be fair. To me, partly. Love has a right to be spoken. And you have a right to know that somebody loves you. That somebody has loved you, could love you. We all need to know that. Maybe it's what we need most. So I wanted to tell you. And because I was afraid you thought I'd kept away from you because I didn't love you, or care about you, you know. It might have looked like that. But it wasn't that." She had slipped down off the table and was at the door.

(...)

I did not follow her. I had nothing to say her: literally. I felt that it would take me a month, a year, years, to find the words I needed to say her. I had been so rich, so comfortably complete in myself and my ambition and my destiny, five minutes ago; and now I stood empty, silent, poor, looking at the world I had thrown away.

[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (3)

Ä°letiÅŸim
27 Temmuz 2007 Cuma, 10:50

- "Bugün Tömbeki'de buluşacaktık hatırlıyor musun?"
- "Evet ben de size mail atmıştım, kaçta olsun diyordum."
- "Kaçta olsun diyordun?"
- "İşte, kaçta olsun diyorum!"

Hikayeden çıkarılacak ders: Cep telefonu güzel bir icattır ama gürültülü ortamlarda kullanımı iletişim kopukluklarına sebep olabilir.

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Takvim

Haz

Temmuz2007

AÄŸu

P

S

Ç

P

C

C

P

25

26

27

28

29

30

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

4

5

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat