Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

Amat.
13 AÄŸustos 2006 Pazar, 19:55

"Sadece dert ehli olanlar unutmak için içer," dedi sol gözüne perde inmiş bir marinel. "Züppenin hoppanın teki deyip geçiyoruz. Fakat kaptanın ne gibi dertleri olduğunu hiç bilmiyoruz. Gemide kimseye pek zararı dokunmadı ama bana kalırsa Diyavol uzun zaman önce bir günah işlemiş ve pişmanlık çekiyor. İçmesinin sebebi de bu: Unutmak."

Göbelez Baba, "Zengin de ondan!" dedi, "Vicdan azabı zenginlere mahsus bir acı olmalı. Kırılan bir kolun, kesilen bir bacağın, oyulan bir gözün acısı hakkında en ufak bir fikirleri olmadığı için sadece vicdan acısı çekerler. Eh! Haklılar da! Çünkü acı çekmek, insanın ihtiyaçlarından biri. Hele kalkıp bir de günah işlemişsen! Cennette olsan da bu ihtiyacı gidermek istersin".


İhsan Oktay Anar'ın kitaplarının tadını vermek için en iyi alıntı bu değil şüphesiz. Sadece hoşuma gittiği için yazdım. Adamı mutlaka okuyun derim. Puslu Kıtalar Atlası, bu alıntının da kaynağı olan Amat'tan daha iyidir bence. Aslında ahkam kestiğime bakmayın, diğer kitaplarını okumadım zaten. Yalnız iki kitapta da sanki birşeyler eksik. Sahne kuruluyor, oyuncular çıkıyor ve her birini güzelce tanıyorsunuz ama sonra herşey birden bitiyor. Yok yani kitapların sonları da güzel ama sanki biraz daha fazla şey olmasını bekliyorsunuz. Mukayese etmek gibi olmasın da benzer bir hissi 'Organize İşler' filminde de yaşamıştım.

Bu arada eleman felsefe bölümünde öğretim üyesiymiş. Yani akademisyenlerin ot olduğu tezini çürüten örneklerden birisi kendisi.

Not: Ya tırnak içinde alıntı yaparken ya da parantez içinde tam cümle kurarken noktalama işaretlerini ne yapıyoruz bilen var mı? 15 yaşından beri (abartmıyorum valla) kafamdadır da bu soru adam gibi oturup cevabını araştırmadım hala. Bakın bu kitapta da iki paragrafın sonunda iki şekilde kullanmış adam tırnakları.

[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Stolen Child.
9 Ağustos 2006 Çarşamba, 12:32

Hayat her zamanki monotonluğuyla devam ediyor. Blog yazmadığım son günlerin en önemli gelişmesi, zaten gayet lüzumsuz bir denklem çifti olan Bogoliubov - de Gennes denklemlerini daha da lüzumsuz bir hale getirebilmiş olmam. Artık ilerde Bogoliubov - de Gennes - Birol denklemleri diye bir şey duyarsanız şaşırmayın.

Bunun dışındaaaaaa, bir de geçen gün rüyamda Loreena McKennitt'i gördüm, hayır mıdır şer midir diye düşünüyorum. Stolen Child'ı söylüyordu, şarkıdaki mesajı çözmeye çalışıyorum o günden beri:

"Come away, O human child!
To the waters and the wild
With a faery, hand in hand,
For the world's more full of weeping than yee can understand..."


Edebi yeteneğim olmadığı için kafiyeli çeviremiyorum ama ana fikir şu:

"Bırak bu işleri de adam ol!
Yaz geldi, git denize tatil yap biraz,
bir de kız bul kendine elini tutacak,
bu memleketi sen mi kurtaracaksın?"


Bu arada Linux yükledim. Ubuntu, yani 'insan evlatlarına Linux'. Ses kartı haricinde sorun yok. Ayrıntıları bir ara yazarım gene.

Bu tamamen lüzumsuz girişi şu Stolen Child'dan bir mısrayı tekrarlayarak bitirelim: "The world's more full of weeping than yee can understand...", yani "Dünyada senin anlayabileceğinden daha fazla gözyaşı var...".

[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Takvim

Tem

AÄŸustos2006

Eyl

P

S

Ç

P

C

C

P

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat

<-Önceki