Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

10 Şarkı
31 Ekim 2007 Çarşamba, 03:36

Geçen yazdıklarımdan sonra, hayatımda en çok taktığım 10 şarkının listesini yapayım dedim. Aslında böyle bir listenin manasız olduğunu farkettim, kesinlikle birbirinden ayıramıyorum çoğunu. O yüzden en sevdiğim 10 şarkıyı söyleyemiyorum size, ama çok sevdiğim 10 şarkıyı merak ediyorsanız buyrun...burdaki şarkılar kendi içlerinde de herhangi bir sıralamaya tabii değiller, bilesiniz.
Ayna - Tozlandı Hayalin
Nightwish - Sleeping Sun
Stratovarius - Season of Change
Evanescence - Missing
Loreena McKennitt - The Old Ways
Tüzmen - Son Rüya
Demons & Wizards - Fiddler on the Green
The Cranberries - When You're Gone
Sezen Aksu & Zülfü Livaneli - Sürgün
Albinoni - Adagio (G Minor)

E şimdi Ahmet Kaya'nın Arka Mahalle'sinin, ya da ne bileyim, Scorpions'un Lonely Nights'ının hatırı kalmadı mı? Kaldı. Ama 10 şarkı dedik, 10 şarkıda durduk.

[Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (2)

Kara Kış
31 Ekim 2007 Çarşamba, 00:15

...daha buraya gelmedi, korkmayın. İlk karın en azından bir iki haftası var. Kara Kış dediğim, yani büyük harflerle yazdığım Ayna'nın ilk albümdeki şarkılarından biriydi. Sonradan çok arabeske sardılar, kabul ediyorum çok bozdular; ama bu adamların ilk kasetlerinin hastasıydım ben. Elimdeki birkaç .mp3'ü dinlerim sık sık halen, mesela 'Tozlandı Hayalin'i tüm zamanlarımın ilk 10'una kesin sokarım. (Duymadınız di mi şarkıyı? Zaten benden başka yer yüzünde bilen yok sanırım. Loreena McKennitt'in 'The Old Ways'i gibi bir şey yani.) Varolmadığı zamanları hatırlamadığım (o zamanlar) en az on beş senelik falan olan eski teybimizde mono çekimli bir korsan kasetten tizlerini hiç duymadan dinlerdim ortaokuldayken, lisedeyken, biraz da üniversitedeyken belki. Ama sonra o şarkıların çoğunu unutmuşum.

yurttansesler.com'u öneririm bu yüzden. Radyo tarzı bir şey, unuttuğum bir sürü şarkıyla beraber Ayna'nın 'Kara Kış'ını da hatırladım. Hiçbir zaman özel olarak sevdiğim bir şarkı değildi ama eski bir arkadaşı görmüş gibi oldum birden...sözlerinden alıntı yapmıyorum, çünkü "kara kış ne acı geldi, kuşlar da gittiler..." tadında manasız şeyler...

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Haberler, haberler, haberler...
29 Ekim 2007 Pazartesi, 03:52

* Olacak O Kadar'da derdi "Haberleeeer, haberleeeer, haberleeer..." diye, hatırlar mısınız?

* Burda insanlar bir acayip; mesela çooook muhteşem bir geridönüşüm sistemleri var, her şeyi risaykıl ediyoruz ama yazları klimayi kışları kaloriferi dibine kadar açıyorlar.

* Ben de bir acayip oldum; adamların posta pullarının yalanmıyor da normal çıkartma gibi yapıştırılıyor oluşunu bile dert ediyorum. Asimilasyona karşı kendini izole eden göçmen sendromuna giriyorum sanırım.

* Türk filmleri haftasonu vardı okulun sinemasında, iki günde iki film seyrettim. Refleks olarak sesleri dinlemeyip altyazıyı okumaya çalışıyor insan. Bir de "Eve Dönüş" filminde bir sahnede Mehmet Ali Alabora mıdır ne o adam karısına (Sibel Kekili) "angut" diye hitap ediyordu, alt yazıda "honey" diye çevirmişler, gülmekten yerlere yattık...bu arada film 80 darbesini anlatıyor; şahsen yabancılara rezil olmak değil de diyecek bir şeyim olmaması daha çok koydu bana.

* Facebook'da "Bilimkurgu Okuyan Kızları Koruma ve Yaşatma Derneği" kurdum. Fena değil, 60 küsür üyedeyiz. Bir de "Entelin alasıyım, Kurtlar Vadisinin hastasıyım" diye grup kurmayı planlıyorum.

* Aranofsky'nin Fountain'ının çizgiromanını ('graphic novel' Türkçesi bu mu bilmiyorum) aldım. Çizgi roman sevmem, bir kez daha anladım. Bir de Blake'in Illustrated Works'ünü sipariş etmiştim ama arkadaşa gelecekti kargo, hala ses seda çıkmadı. (Amazon'da kargo parası ödememe şansımız var, güzel.)

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Sevdalım Hayat
23 Ekim 2007 Salı, 02:26

Akasya kokan gecelerde
Türküler söyleyip dolaşırdın sen
Birer birer dökülen hecelerde
Kendi yüreğinle yarışırdın sen

Sağ olsun uçan kuşlar
Çiçeğe durmuş ağaç
Yaşasın sevdalılar
Sevdalım hayat

Karanlıktan güçlüydü hep aydınlık
Uzakta parlayan sımsıcak ışık
Şiir sana tutkun sen ona aşık
Kendi yüreğinle yarışırdın sen

Sağ olsun uçan kuşlar
Çiçeğe durmuş ağaç
Yaşasın sevdalılar
Sevdalım hayat

YaÅŸam dalga dalga uzar giderdi
Ölüm gözümüzde bir arpa boyu
Çocuk gibi öper okşar severdim
Yediğim ekmeği içtiğim suyu

Sağ olsun uçan kuşlar
Çiçeğe durmuş ağaç
Yaşasın sevdalılar
Sevdalım hayat


Daha önce yazmadım sanırım: Buraya geldiğimden beri dinlediğim Türkçe/Yabancı müzik oranı Türkçe'nin lehine değişti epey bir. Artık sıla mı gurbet mi adını siz koyun. Geçen burdaki arkadaşlardan biriyle Livaneli'yi konuşurken bu şarkısı geldi aklımıza, "Neydi ya 'akasya kokan gecelerde...' diye başlayan bir şarkısı vardı?" falan dedi. Aradık, bulduk. Daha doğrusu internetten dinleyebiliyorum ama mp3'ü yok elimde, varsa gönderin bana. İlhan İrem'in slovları falan dinlenmiyor burda; hayatımda ilk defa bunalımıma bunalım katmaktan korkuyorum...çok dibe vurursam çıkamam ben. Aman neyse...sonuçta özüme döndüm, yıllardan sonra yollardan sonra Zülfü Livaneli dinliyorum tekrar yoğun olarak. Bu kadar.

Not: Ne uçan kuşlar, ne çiçeğe durmuş ağaç yok burda. Bir haftada bütün yapraklar renk değiştirdi. Kuş derseniz üç beş serçe görüyorum arada bir o kadar. Sanırım ağaçları sincaplar işgal ettiğinden olsa gerek fazla kuş yok ortalıkta.

Not 2: Şiir kime yazılmış bir araştırsak mı acaba?

Not 3: Bu arada yediğiniz ekmeği hakkaten çocuk gibi okşayıp sevin. Türkiye'de olsa hayatta almayacağım ekmeklere çuvalla paralar sayıyorum burda. O Ankara'da 'Ata' denilen ekmek var ya, ah bir ondan olsa burda...

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

YaÄŸmur
20 Ekim 2007 Cumartesi, 19:32

Dün burda yağmur yağdı. Aslında çok yağıyor ama hatırlamadığım kadar uzun süredir bir hava olayıyla bu kadar yakından yüzleşmemiştim. Bölüm - ev arası 15 dakikalık şemsiyesiz de yürünebilir görünen yol, özellikle de çimen-çamur karışımı üzerinde çok estetik bir şekilde kayıp düşmemle tam bir eziyet halini aldı. Ayrıca "yağmurun altında da yürürüm ben, şeker değilim ki eriyeyim" delikanlılığının belli bir yağış seviyesinden sonra sökmemesi gerektiğini öğrendim.

Zaiyat raporum: Çantadaki bilgisayar ve ders notları dahil her şey ıslak. Ceket ve pantalon makineden yeni çıkmıştan beter. Elimde taşıdığım kuantum fiyıld teori kitabım (ki kullanılmışına 100 dolar saymıştım) biraz çamurlu. Ve ben galiba hafiften hastayım.

Ek: Çantayı biraz daha karıştırdım da; pasaportum bile sırılsıklam...hayır bir de şimdiye kadar neden beklediysem çıkarmak için?

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Takvim

Eyl

Ekim2007

Kas

P

S

Ç

P

C

C

P

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

1

2

3

4

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat

Sonraki->