Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

Mutluluk
22 Haziran 2008 Pazar, 23:29

Zamanında Abidin Dino ile Nazım Hikmet'in de gösterdikleri gibi mutluluğun resmi yapılmıyor. Peki hangimiz gördü, eliyle tuttu bu mutluluk denilen meredi? İnsanlar sıkça geçmişteki mutluluklardan bahsederler (buna melankoli deniliyor), gene benzer sıklıkla gelecekteki mutluluğu ararlar (umut, enayilik ya da gaza gelme durumu.). Ama şimdiki zamanda elimizde olan mutluluğu ne sıklıkla görüyoruz? "Vay be ben mutluyum ulan!" tadında cümleler (genellikle) ancak orgazm sonrasında filan kurulur ve insanın kan akışı normale döndüğü an geçerliliğine olan inanç yitirilir zaten, değil mi?

Ailenizin felsefecisinin konu ile ilgili son çıkarımı şu şekilde: Mutluluk dediğimiz şey bizi hayata bağlamak için uydurulmuş bir his sadece. Eşeğin burnunun önüne sarkıtılan havuç gibi yani. Ona ulaşmaya çalışırken hayatın diğer gerekliliklerini yerine getiriyoruz ve türümüzün devamını sağlıyoruz. Maymunken basit içgüdüler yeterliydi belki ama sapiens olduktan sonra yola devam etmemeyi seçme şansımız olduğu için bizi peşinden koşturacak bir şey lazımdı. Eh, mutluluk da bu işi görüyor sanırım, di mi?

[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (2)

Ivır zıvır
19 Haziran 2008 PerÅŸembe, 16:08

* Bugün, yani 19. Haziran. 2008 günü burda, yani Ithaka denilen dağ başında kalorifer yaktık. Tarih kitaplarına yazın lütfen.

* Yok hayır, Güney Yarımküre'de değiliz.

* Geçen hafta ilk olarak cam sildim hayatımda. İzlenimler: 1) Suya çamaşır suyu karıştırarak denedim, işe yarıyor ama camsil alıp gazete kullanmak daha makul. 2) Çamaşır suyuyla çooook uyduruk bezlerim vardı onları kullandım, camları bilmem ama bezler nerdeyse bembeyaz oldular. (Asıl renkleri koyu griydi.) 3) Ev kadınlarının cam sildikten sonraki gün yağmur yağınca duyduğu hayal kırıklığının nasıl bir şey olduğunu anladım.

* Evet, sadece kalorifer yakmıyoruz, deliler gibi de yağmur yağıyor burda.

* Birkaç ay oldu burda tavla turnavası düzenlenmişti, hala yazmamışım, hayret. İlk turda Danimarkalı ve daha zar atmayı beceremeyen (cidden) bir adama yenildim. Adam hep internetten oynarmış, ilk defa gerçek bir tavlada oynamış, ne yapsın.

* Bir de burda Amerikalı ve Hintli çocuklarla futbol oynuyoruz. İlk seferde muhabbet "Şimdi bu 'soccer' nasıl oynanıyor, el yok, omuzla dokunabilir miyiz?" şeklinde döndü. Hayatımda ilk defa bir grupta en kötü futbol oynayan kişi değilim, sevinçliyim.

* Tamam biraz abarttım: Galiba yine en kötü oynayan benim ama en azından açık ara en kötü değilim.

[Genel/Geyik] [Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (3)

4. Derece Polinom
17 Haziran 2008 Salı, 05:17

Yahu yıllarca bize 2. derece polinomları analitik olarak çözebilsek bile 3. ve daha yüksek derece polinomların köklerinin analitik olarak bulunamayacağını öğretmediler mi? Ben bundan adım gibi emin değil miyim?

Açın Mathematica'da deneyin, 4. ve 3. dereceleri de çözebiliyormuşuz analitik olarak...hatta işin tarihçesine falan da baktık, 5. derecen yukarısının çözülemediğinin ispatı da varmış...

...nasıl yani?..ben acayip emindim ama yaf...

[Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Takvim

May

Haziran2008

Tem

P

S

Ç

P

C

C

P

26

27

28

29

30

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

1

2

3

4

5

6

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat