Seksen Günde Devri Alem

Ana Sayfa || giriÅŸ

Sokrat
28 Haziran 2006 Çarşamba, 20:07

Özel bir nedeni yok, Sokrat'ı anlatacağım bugün. (Adı Sokrat mı yoksa Sokrates mi tartışmıyorum, zaten bilmiyorum da.) Şimdi bu amcamız milattan önce 400 sularında Yunanistan'da, hafızam beni yanıltmıyorsa da Atina'da yaşar. Gençliğinde savaşlarda falan birkaç kahramanlığı olmuştur ama biraz acayip bir tiptir. Arada dalar dalar gider. Neyse, gün gelir ve fani doğası gereği Sokrat da yaşlanır. ('Mantıklı'larımız o klasik örneği hemen hatırlayacaklardır: "Her insan fanidir, Sokrat bir insandır; öyleyse Sokrat da fanidir.") Atina forumları kazan Sokrat kepçe dolaşıp gençlerle konuşur bir masalcı dede misali. Tabii o zamanlar ne Grimm ne de Andersen olmadığı için ortalıkta Sokrat'ın muhabbetleri de Kırmızı Başlıklı Kız'dan çok hayat ve felsefe üzerinedir.

Sonra bir gün yine gençler gelir, "Sokrat Abi dünyadaki en bilge adam senmişsin." derler. Sokrat önce sallamaz bu tipleri ama sonra bakar ki adamlar ciddi, "Kim demiş onu?" diye sorar. Gençlerin "Abi valla Delphoi'deki kahin söyledi." yanıtı üzerine önce bir lahavle çeken Sokrat "Yemişler sizi evladım, bak iki dolanıyım ben hemen bulurum benden daha bilge birisini." der ve forumları bu sefer daha bir amaçlı şekilde dolaşmaya başlar. Ama insanlarla konuştukça tek gördüğü şey her insanın diğerlerinden daha cahil olduğudur. Üstelik adamlar bunun farkında bile değillerdir. Sonunda umudunu yitiren kahramanımız "Yahu" der ve "bu adamlar da benim kadar cahil ama bunlar cehaletlerinin farkında bile değiller. Ben en azından hiçbir şey bilmediğimiz farkındayım. Demekki en bilgeleri hakkaten benmişim." sonucuna varır. Sonuç olarak da o ünlü sözünü söyler: "Gnothi seauton.", yani "Kendini bil.". Bu söz o kadar etkiler ki dünyayı yıllar sonra Matrix'deki Kahin'in bile mutfağının duvarına asılır, vazoyu kıran Neo'nun Kahin'den aldığı ilk ders olur.

Tabi böyle ileri geri konuştukları devrin otoritelerinin kulaklarına gider ve de Sokrat'ı "devletin tanrılarını tanımayıp biryerlerinden yeni tanrılar uydurmak" ve benzeri birkaç suçlama ile yargılamaya karar verirler. Bizimki mahkemede de böyle car car konuşmaya devam edince jüri üyeleri de 300'e karşı 200 oyla idamına karar verirler. Sokrat karardan sonraki konuşmasında "Yahu Atinalılar!!! Ben ölüm hakkında hiçbir şey bilmiyorum; iyi de olabilir kötü de. Bu yüzden ölünce ben bir şey kaybetmem ama ilerki kuşaklar sizinle çok dalga geçer." diyerek af şansını da çöpe atar. Arkadaşlarının kendisini hapisten kaçırma tekliflerini de elinin tersiyle ittikten sonra artık idamına hazırdır.

O zamanlar ilginç bir adet vardır, adama verirler zehiri "Al bunu gün batmadan iç." derler adam kendi kendini idam eder. Sokrat'ın tuzu kuru tabii, bu zehiri daha gün batmadan içmeye kalkar. Arkadaşları hemen "Yahu bir dur Sokrat, nereye, daha karpuz kesecektik..." şeklinde zırlamaya başlarlar. İşte orada muhtelif diyaloglarda gördüğünüz ağır başlı Sokrat gider, yerine asabi bir tip gelir ve "Yahu zırlamasınlar diye hatun milletini dışarı yolladık; şimdi sizi mi çekicem be gider ayak!" der. Zehiri içer; "Asklepios'a bir horoz adadıydım; kesmeyi unutmayın." der; ölür.

Takvimler milattan önce 399'u göstermemektedir, zira daha miladi takvim yoktur o zamanlar...


Not 1: Bu olay 2500 yıl önce oluyor ama bugün de biri çıkıp bize kendimizi bilmemizi söylese daha farklı davranır mıyız?

Not 2: Siz siz olun son söz olarak "Yahu benim bir adak kurbanı vardı ya kesemeden gidiyorum." demeyin, karizmanız acayip dağılır; gelecekte çok dalga geçerler.

Not 3: İnsanlık tarihinde gider ayak çekilmiş en büyük el hareketidir Sokrat'ın bu yaptıkları bence. İkinci büyük olanını Thomas More çekmişti, onu da bir ara anlatırız.

[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] [Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Fareler ve Ä°nsanlar - 2
27 Haziran 2006 Salı, 22:04

Fi tarihinde (iki yıl olmuş) girdiğim bir İngilizce sınavında 'Fareler ve İnsanlar'daki karakterlerden en çok hangisini kendime yakın bulduğumuzu sormuştu öğretmenimiz olan zat-ı muhterem. Ben Lennie'yi seçmiştim. Aşırı iri yarı ve güçlü olduğu ve de ben kendimi böyle gördüğüm için değil elbette. Lennie hayatın akışına engel olamazdı, bu akışı değiştiremezdi. Tamam, güçlüydü; ama hiçbir şey yapamazdı gene de. Onu o yanındaki ufak tefek adam ya da patronu yönlendirirdi; o sadece zayıf iradesi ile basit ve önemsiz kararları verirdi.

İşte biz hepimiz de böyleyiz, demiştim. Hayat akıyor, bir şekilde bir yol bulmuş devam ediyor. Ve biz çok zorlarsak şeridi değiştirebiliyoruz en fazla, gideceğimiz yeri değil.

Wittgenstein, aslında daha farklı bir şeyi kastederek "Die Welt ist unabhaengig von meinem Willen." demiş. Yani "Dünya benim irademden/istemimden bağımsız." Dünya hepimizden bağımsız. Kelebeğin kanat çırpışından biraz daha büyük bir etki yaratabiliriz çok zorlarsak; ama oluşturma ihtimalimiz olan o fırtınaları öngörmekten yoksun olduğumuz sürece bu da bizim için bir işe yaramıyor.

Hımmm, bütün bunlardan sonra sormak lazım tabii kendimize: "Neden devam ediyoruz?"

[Genel/Geyik] [Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Anlamıyorum!
25 Haziran 2006 Pazar, 23:31

Anlamıyorum!

Öncelikle 'Bose-Einstein Condensation'ı, sonra da fiziğin tamamını anlamıyorum.

İnsanları anlamıyorum, kızları hiç anlamıyorum, özellikle içlerinden bir tanesini hiç mi hiç anlamıyorum.

Her ne kadar insan sınıfına girip girmediğim tartışmalı olsa da kendimi de anlamıyorum.

Okuduğum ıvır zıvır kitapları bazen anlıyorum ama bu anladıklarımla nereye varılır anlamıyorum.

Dünyayı anlamıyorum.

Tanrı var mı yok mu onu bile anlamıyorum.

Nerden geldik nereye gidiyoruz anlamıyorum.

Bu memleket nasıl kurtulur anlamıyorum; kurtarsak neye yarar anlamıyorum.

Kek nasıl yapılır anlamıyorum, yaptığım kek benzeri şeyleri insanlar nasıl yiyebiliyorlar anlamıyorum.



Daha uzatıcam bu listeyi, bu arada yukarıdakilerden herhangi birini anlatmak isteyen varsa yorum yazsın lütfen.

[Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Hayran Mektubu
17 Haziran 2006 Cumartesi, 16:45

"meraba...

hocam demem sizi yanıltmasın... karşılaşmışlığımız
yada dersinize girmiÅŸliÄŸim yoktur.

yazılarınızı ilk olarak google da "yapay zeka" anahtar
sözcüğünü aradıktan sonra gördüm... metü - odtü nün
sitesinin biyerlerindeki text sayfaları idi...
okumaktan çok büyük keyif aldım... anlattığınız
şeylerin bikısmını biliyordum.. fakat bişekilde
bunların birarada gözüme sokulamsı gerekiyordu.. ve
yazılarınız bunu çok iyi bişekilde yaptı. (ben biaz
tipik tembel türk insanıyım.. pekçoğunda olduğu gibi
bendede "bildiği şeylerin bazen gözüne sokulması
ihtiyacı" var.) size gerçekten teşekkür borçluyum.
(bilmediğim kısımlar da gerçekten öğretici oldu)
kendimi en az benim kadar yada benden daha zeki ve
bilgili insanların yanında çok huzurlu hissediyorum.
yazılarınızı okurken de bunu hisettim.

fakat şuan o yazılarınıza ulaşamıyorum... metü - odtü
nün sitesi çökmüş yada bişey olmuş... sizden ricam
bana mail atarmısınız.. yada başka bi yerde
yayınlanıyosa link ini yollarmısınız?

teşekkür ederim."






Daha önce de benzer 1-2 mektup almışlığım olduğu için kendi kendime soruyorum:
1) Acaba beni ne zannediyor bu insanlar?
2) Acaba beni kaç yaşında zannediyor bu insanlar?
3) Bu karizmayı kız düşürmek için kullanabilir miyim?
4) Ben megaloman olmayayım da kimler olsun?

[Hayat/Sürünme Tecrübeleri] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (1)

Fareler ve Ä°nsanlar
15 Haziran 2006 PerÅŸembe, 08:39

"Her şeyin göründüğü gibi olmadığı, önemli ve çok bilinen bir gerçektir. Örneğin, Dünya gezegeninde, insanın yunustan zeki olduğu varsayılırdı, çünkü yunuslar denizlerde eğlenip günlerini gün etmenin dışında hiç bir şey yapmazken, insan çok şey yapmıştı: tekerleği, New York'u, savaşları, vs vs. Ama yunuslar, yine aynı nedenlerden ötürü, her zaman, insanlardan daha zeki olduklarına inanmıştır.

Gariptir, dünyanın başına gelecek yıkımı yunuslar çok çok önceden öğrenmişler ve insanlığın dikkatini tehlikeye çekmek için birçok girişimde bulunmuşlardı: ama mesajların çoğu, toplarla oynamak, halka geçirmek, vb. gibi eğlenceli oyunlar olarak görüldüğü için, sonunda vaz geçmişler ve Vogonlar varmadan kısa bir süre önce kendi yöntemleriyle dünyadan ayrılmışlardı.

En son yunus mesajı bile yanlış anlaşılmıştı. Bir çemberden çift ters perende atarken aynı zamanda ıslıkla "Yıldız Rozetli Sancak"ı çalması, son derece gelişmiş bir davranış olarak yorumlanmıştı, oysa gerçekte mesaj şuydu: Hepsi bu kadar ve balık için teşekkürler.

Aslında, dünya gezegeninde yunuslardan daha zeki sadece bir tür vardı ve bu tür, davranış araştırma laboratuvarlarında küçük tekerleklerin içinde koşarak ve insanlar üzerinde ürkütücü ölçüde ince ve örtülü deneyler yaparak uzun zaman harcamışlardı. İnsanların, bu ilişkiyi hepten yanlış yorumlaması, bu yaratıkların planlarının bir gereğiydi."


(Otostopçunun Galaksi Rehberi, Bölüm 23)

Coupling'le beraber İngiliz espri anlayışının doruk noktasıdır bu kitap. Sadece bilimkurgu okuyucusuna değil, biraz espri anlayışı olan her okuyucuya hitap eder derim ben. Okuyalım, okutalım. Okuyanları da sevelim, teşvik edelim. Muhtelif ortamlarda geyiğini çevirelim.

[Genel/Geyik] [Sanat/Manat/Edebiyat] | Gönderen: tassadar |  Yorumlar (0)

Takvim

May

Haziran2006

Tem

P

S

Ç

P

C

C

P

29

30

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

1

2

Bağlantılar

Epigraf
Karalamalar
Çiçek Güncesi
Sakız Kağıdı
Godot'yu Bekledim

Resim Galerisi

Arama

ArÅŸiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Genel/Geyik
Felsefe/Dünyayı Kurtarma Stratejileri
Ansiklopedik/Ä°ÅŸe Yaramaz Bilgi
Hayat/Sürünme Tecrübeleri
Sanat/Manat/Edebiyat