Çiçek Güncesi / Nergis

Ana Sayfa || giriş

Roald Dahl gibisi var mı?
3 Ekim 2012 Çarşamba, 01:22



"...aquellos que no creen en lo mágico nunca descubrirán las cosas mágicas." (Los Mimpins)

Sihire inanmayanlar asla büyülü şeyler bulamazlar.

Oh olsun!

[Okur Yazar] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

kipat kipat kipat!
23 Ekim 2011 Pazar, 13:09

[Yazan: Sururi]

Nergis Hanım, sağolsun, Ece Böcee ile ilgili bir şeyler olduğu zaman bloguna yazmama izin veriyor. Ben de hazır Türkiye'den gelmişken, hem yanımızda getirdiğimiz bir dolu kitabın bir dökümünü yapayım, hem de Ece Hanım'ın bu aralar favori kitaplarına değineyim istedim. Öncelikle, bizimkilerle beraber Türkiye'den gelen bir çanta dolusu kitap:



(Arka soldan başlayarak)
1. Sıra: Roald Dahl - Son Perde; Bay ve Bayan Kıl; Büyülü Parmak; Koca Sevimli Dev, André Maurois - Şişkolarla Sıskalar, Asa Lind - Kumkurdu (Üçü bir arada), Larousse İlk Ansiklopedim - Nasıl?
2. Sıra: René Goscinny / Jean-Jacques Sempé - Pıtırcık'ın Bisikleti; Pıtırcık Kampta; Pıtırcık'a Bir Öpücük; Pıtırcık'ın Kırmızı Balonu; Pıtırcık Tatilde, Julia Donaldson & Axel Scheffler - Zogi
3. Sıra: Jules Verne - Arzın Merkezine Seyahat; Denizler Altında 20000 Fersah; 80 Günde Dünya Gezisi, Oscar Wilde - Mutlu Prens ve Diğer Öyküler, Neil Gaiman - Mezarlık Kitabı; Tübitak - 50 Bilimsel Deney Kartı, Judy Hindley & Colin King - Vücudunuz Nasıl Çalışır?, Julia Donaldson & Axel Scheffler - Minik Balık -Okyanus Macerası-
4. Sıra: Nurullah Ataç - Günlerin Getirdiği ~ Sözden Söze, Haydar Ergülen - Ölüm Bir Skandal, Levent Şenyürek - Cennetin Kalıntıları, Arthur Schopenhauer: Güzelin Metafiziği; Aşka ve Kadınlara Dair; Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Platon - Devlet
5. Sıra: Nurullah Ataç - Karalama Defteri ~ Ararken, Patti Smith - Çoluk Çocuk, Müjgan Yıldırım - Bir Rönesans Adamı (Doğan Kubat Kitabı), Derya Nüket Özer - Aferin Desinler Diye (Doğan Hasol Kitabı), Orhan Pamuk - Cevdet Bey ve Oğulları, Pam Leo - Çocuklarla El Ele Ebeveynlik
6. Sıra: İspanyolca Kelime Kartları, Antoine de Saint Exupery - Küçük Prens (3 Boyutlu), Elizabeth Pantley - Çocuğunuzla İşbirliği Yapabilme

Bir de burada görülmeyen iki Roald Dahl daha var: Cadılar ile Sevimli Koca Dev. Roald Dahl'ın ailecek sevdiğimiz yazarlardan olduğunu daha evvelden (2007) Nergis Hanım belirtmişti zaten, Ece de örnek bir armut olarak bu aile geleneğimizi yaşatmakta - Matilda; Çarli'nin Çikolata Fabrikası; Zürafa, Peli ve Ben; James ve Dev Şeftali ile başladı, arkası da geldi, geliyor.

Roald Dahl'ın dışında, Gaiman'ın Coraline'inin hastasıdır benim kızım. İşte, pek çok kereler de anlattığım gibi, önce masal olarak anlatmaya başladım, çok ilgilenince hayli tereddütte kalarak filmini de izlemesine izin verdik, ilgiyle izledi, korkunç yerlerine takılmadı. İlgisi devam edince, çizgi romanını ve nihayet kitaplarını da kendisine sunduk. Mezarlık Kitabı da epey hoş bir kitap fakat en başında biraz (epey) vahşet var, orayı geçmenin yolunu arıyorum, elbet bulurum.

Julia Donaldson ve Axel Scheffler ile ilk olarak Tostoraman (Gruffalo) vesilesiyle tanıştık, ardından Tostoraman'ın Yavrusu; Kasabanın En Şık Devi; Süpürgede Yer Var Mı? ile Değnek Adam geldiler, iyi de ettiler. Bu son aldığımız Minik Balık - Okyanus Macerası biraz tırıt olsa da (Nemo meets şu Oscar Wilde'ın her gün başından müthiş şeyler geçmiş gibi anlatan adamın bir gün gerçekten de o müthiş şeylerle karşılaştığı hikayesi gibi, üstelik tarihini kontrol ettim, geçen sene mi ne çıkmış, Nemo'dan önce de değil hani), ZOGİ gerçekten müthiş ve hayli eğlenceliydi.

Eğlenceli olmaktan bahsedince, tabii ki Pıtırcık var, Bengü'yle Ece'ye okurken biz daha çok gülüyoruz!

Benim kitaplara gelince,  öteden beri çok sevdiğim şairlerden biri olan Haydar Ergülen ("yaşayanlardan" zaten bir o var, bir de Lale Müldür... Öyle mi gerçekten, başka yok mu? Bir düşüneyim.... Alper Çeker vardı ama takip ettiğim anlamda bir o ikisi sanırım) yokluğumuzda bir sürü kitap çıkarmış ne mutlu ki. eXpress'te yayınladığı "100 Yazı Düzyazı" denemelerini topladığı kitabı Robinson'da buldum, o sırada yanımızda fazla para yoktu, epey de kitap almıştık, o yüzden sonra alırım dedim, bir daha da sorduğum birkaç kitapçıda bulamayınca almadan geldim - neticede zaten her hafta zevkle okumuş olduğum yazılardı. Şiir kitaplarından da işte Ölüm Bir Skandal'ı seçtim.

Levent Şenyürek'i tanımam, bilmem. Son birkaç yıldır kendi çapımda bilim-kurgu hikayeleri yazıyorum ya, Türkçe'de çıkan bilim-kurguları da okumalıyım diye düşünmüştüm. Önyargılarımdan dolayı bir türlü okuyamadığım Aslı Erdoğan'ları okuyayım diyordum, bu sefer de yapamadım, onun yerine sevgili Zarife'nin facebook sayfası vesilesiyle haberdar olduğum Levent Şenyürek'in "Cennetin Kalıntıları"nı edindim, okuyalım bakalım. Emir de "Zaman Çöktü" başta olmak üzere Hakan Erdem okumamı salık verdi.

İşte, kendi blogumda da bahsettiğim üzere, bende eksik olan birkaç Schopenhauer'i daha aldım (almaz olaydım! 8). Huysuz ihtiyat filozofumuz Şopi bu sefer hakikaten çamları birbiri ardına deviriyor. Ezikliğini ifşa ettiği birkaç bölümü işaretledim, bir ara aktaracağımdır. Platon'un Devlet'i de epey geri kafalı olmakla birlikte (diyebilirsiniz ki "e güzelim MÖ 300ler", ben de derim ki "yok öyle alakası"), beni asıl anlatım tekniği öldürüyor. Neil Postman da böyle yapıyordu, ama Platon'da Sokrates kantarını topuzunu kaçırıyor: "Şimdi elma yeşil mi? Evet Sokrates. İyi, peki yaprak da yeşil diyebilir miyiz? Doğru söze ne denir! O halde insanlar da doğru olmak zorunda olduklarına göre blah blah blah....". Ondan da alıntılar hazırladım (size).

Bakayım başka hangi kitaplar vardı? Patti Smith - "Çoluk Çocuk"u Bengü kendi için almıştı ama ben önce okuyup bitirdim. Patti Smith'i pek dinlemişliğim yoktur, uzunca bir zaman süresince Iggy Pop'la aynı kişi olduklarını düşünüyordum (fantazi olarak), kısa bir süredir de cover albümü olan "Twelve"i dinleriz zaman zaman. Otobiyografisi, Tina Fey'inki gibi, güdük geldi malesef.

Çok konuştum yine, misafirliğin de tadını kaçırmamalı. Kendi bloguma da beklerim!

Sevgiler, hürmetler,
Sururi.

[Okur Yazar] [Ece Böcee] | Gönderen: sururi |  Yorumlar (6)

İleri Yaşta Dil Öğrenmeye Çalışanlar Kulübü İftiharla Sunar
31 Ağustos 2011 Çarşamba, 02:35

Resminden daha çok yazısı olan ilk İspanyolca kitabımı bitirdim. Üstelik çok eğlendim. Mutluyum, gururluyum.


Türkiye listesine de Pıtırcık serisini ekledim. Bunun aynısını bulamadım ama başka bir çok macerası var. Kitapçıları gezerken koklayacağız artık.

[Okur Yazar] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Alfabe
14 Kasım 2010 Pazar, 13:19

İspanyol alfabesinde harflerin uzun uzun adları var. Rekorsa 'w' (uve doble) den sonra 'y' harfinde; igriega deniyor kendisine -Yunan i'si yani. Şimdi adının değişeceği söyleniyor. Zavallıcığın adı alelade bir 'ye' olacakmış bundan böyle. Gazetedeki habere göre, Real Academia Española yeni kurallar açıklamış. Bazı kelimelerin yazılışlarını değiştirmiş; q yerine k koymuş, kimilerinin aksanlarını kaldırmış filan. Bir de 'ch' ve 'll' yi alfabeden çıkarmış. Artık alfabede 27 harf olacakmış. O ikisi temelli asker!

Alfabelerinde bir fazlalık daha var aslında. 'b' ve 'v' aynı şekilde telaffuz ediliyor. Bunu ilk duyduğumda Meksikalı bir arkadaşıma sormuştum 'v' nasıl okunuyor diye, "Baştaki b mi sondaki b mi?" diye bir soruyla karşılık vermişti bana. Ece'nin okulunda Baleri (Valery) diye bir kız var. Eski öğretmenim "Por faabor" diye üstüne basa basa tekrar etmişti. Michel Thomas, İngilizce konuşurken "Bery bery good!" dediklerinden bahsediyor. Alfabe şarkısı ararken de v için b chica, kısa b, küçük b filan da dendiğini öğrendim. Artık inanıyorum da yine de bir fark olması lazım gibi sanki... Neyse.

Alfabeyi merak ederseniz diye iki tane şarkı buldum. Bu daha sevimli, bunda da harflerin okunuşları yazıyor.

Bir gün Plaza Nuevo'da otururken yanımızdaki aile çocuklarına "Hota, Hota!" diye seslenip duruyordu. Birazdan gerçek adını söylediler çocuğun, Jose miymiş neymiş. Baş harfini söylüyormuş meğer artistler! Tek harfin de isimle aynı uzunlukta olduğunun farkındadırlar herhalde.

Bir de şöyle bir füzyon çalışması var -sadece bizim evde: Ece, ñ (enye) harfine 'yumuşak n' diyor. Haksız mı çocuk?

[Okur Yazar] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (12)

Foto Muhabiri Ara Güler
28 Ağustos 2010 Cumartesi, 01:45

Bitirdim. Böyle tatsız bir kitap olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Nasıl yavan, nasıl donuk... Bir paragrafların başında madde numaraları eksik. Bu kadar duygusuz, sıkıcı bir anlatım olamaz. Çok çalışmış da, belge toplamış da... İyi de, bulduğu her detayı yazmak zorunda mıydı? Eldeki malzeme bu kadar güzelken böyle uyuz bir kitap ortaya çıkarmak iki kat ayıp olmuş.

Tanıtım yazısında demişler ki:

"... fotoğrafın efsane ismi Ara Güler’in hayatını anlatan bu kitabında sayfalar akarken alttan da Türkiye’nin 80 yıllık tarihi geçiyor. Kitap, savaşlar, darbeler, medeniyetler, facialar ve dünyanın kaderini değiştiren insanlar ardında koşuşan Ara Güler’in yaşam boyu karşılaştığı inanılması güç öyküleri akıcı bir üslupla sunuyor. Usta Ara Güler’in her zaman doğru yer ve doğru zamanda olabilmek için nasıl çalışıp didindiğinin ve nasıl bir bedel ödediğinin de tanığı bu sayfalar."

Sayfalar akmıyor, akamıyor bir kere. Türkiye'nin tarihi de alttan filan geçmiyor, resmen tarih kitabının içine adamcağızın sözlerinden alıntılar serpiştirmişler. Üstelik son derece taraflı bir tarih ama Ara Güler'inki değil, yazarın kendi tuttuğu taraf! Tarih kitabı da denmez, kronolojik kitap belki. 'Araştırmacı gazeteci' yazar, Ara Güler'i değil Türkiye'yi araştırmış. Kütüphaneden çıkmamış, orada bulduklarının bir satırını bile ziyan etmemiş, hepsini tren gibi cümlelerin içine dizmiş. Aralara da Ara Güler'in 'ulan'larını sıkıştırınca kişisel oldu zannetmiş herhalde.  

Ayça Şen Radikal Cumartesi'de röportajlar yapardı. Bütün röportajı kendi izlenimiyle yeniden yazardı. Biriyle sohbet etmiş de, ertesi gün çay içerken size ne konuştuklarını anlatıyor gibi. Çok güzel röportajlardı. Bunun sonuna bir röportaj kısmı eklemişler soru cevap; adamcağızın verdiği cevaba göre soru gelişmiyor filan, araştırmacı gazeteci evde soru listesi hazırlamış 'sistematik' olarak, onları sormuş sormuş cevapları yazmış. Kendi çapında 'usta'nın üzerine gitmiş güya, resmen agresifleşmiş bazı yerlerde. Ne samimiyet ne bir şey... Keşke başka biri, mesela Pınar Öğünç yazsaymış.

"... Kitabın her sayfasında, Ara Usta’nın hayata bakışındaki o müthiş “sense of humour” hissedilecek, ..."

Maalesef his filan yok, Ara Usta'nın bütün sense'lerine de yazık olmuş...

[Okur Yazar] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (3)

Takvim

2012

Ara

P

S

Ç

P

C

C

P

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

1

2

3

4

Bağlantılar

Karalamalar
Epigraf
Baking Fairy
Ece'nin fotoları
Seksen Günde Devri Alem
Her Telden Bir Blog
Sütlü Kahve
Yaşam, Evren ve OBM Hakkında Her Şey

Resim Galerisi

Arama

Arşiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Bır bır bır
Okur Yazar
İş, Güç!
Ece Böcee
Lay lay lay
Yersen
Pusetle Seyahat
Delft'te
Natur
Bask Elleri
Çocukla Seyahat

Sonraki->