musiki, cover olayı, vs..

HURT

I hurt myself today
To see if I still feel
I focus on the pain
The only thing that’s real
The needle tears a hole
The old familiar sting
Try to kill it all away
But I remember everything
What have I become?
My sweetest friend
Everyone I know
Goes away in the end
You could have it all
My empire of dirt
I will let you down
I will make you hurt
I wear my crown of shit
On my liar’s chair
Full of broken thoughts
I cannot repair
Beneath the stain of time
The feeling disappears
You are someone else
I am still right here
What have I become?
My sweetest friend
Everyone I know
Goes away in the end
You could have it all
My empire of dirt
I will let you down
I will make you hurt
If I could start again
A million miles away
I would keep myself
I would find a way

Bildiğiniz -ya da bilmediğiniz- üzere, Country şarkıcısı Johnny Cash 2003 yılında, Nine Inch Nails’in bu şarkısını cover’ladı ve 9 ay sonra da vefat etti. Bir ya da iki hafta önce Radikal’in ekinde bu şarkının klibiyle ilgili bir şeyler okumuştum, ama dün tesadüf eseri kliple bir tv’de karşılaşınca, ve bu şarkının o şarkı olduğunu anlayınca hele, ufak çaplı bir şok geçirdim. Johnny Cash’i çok bilmem etmem, ama dini bütün bir hristiyan amca olduğu her halinden belli. Ya da klişe tabirle fırtınalı bir hayat sürdükten sonra kendini dine verdiği. Eh, Trent Reznor Amca’nın pek de iyi bir katolik olduğu düşünülemez. Şarkı bu yüzden vurucu idi. Dünkü cover olayı bununla da bitmedi. Birkaç haftadır dilime Edwin Star’ın ‘War’ şarkısı takılmış durumdaydı, dün nihayet, açayım, dinleyeyim dedim ve Whereisit yardımıyla arşivi taradığımda, bir de Bruce Springsteen’in yorumunu buldum (konser kaydı). Bir yorum bu kadar mı değiştirebilir şarkıyı!

johnny cash / hurt

Hurt‘ü, aynı zamanda, Stephen King Kara Kule serisinin son kitabının başında alıntılar. Steve Amca On Writing‘den bildiğimiz üzere, Metallica ve Megadeth dinlemeyi de sever (bu arada, Anthrax’ın Stephen King’in romanından esinle yaptığı şarkıları Among the Living imiş, esin kaynakları da The Stand).

yeni bir hafta

Geçen bölümün özeti: Cuma günü, Bahadır’la Ayça’yı uğurladık. Perşembe günü sonunda Nokia 770’ime kavuştum. Adı konusunda epey bir tereddüt yaşadıktan sonra (memleketi düşünüldüğüne, tanıdığım tek Finli bayan olan Kati Outinen‘den hareketle, Kati demem lazımdı ama, bana Nina tipi varmış gibi geldi — tabii Nina Persson’a olan düşkünlüğüm de bunda belirleyici olabilir) adı Nina oldu.. Bugün, işletim sistemi olan maemo için SDK ve Scratchbox indirdim, akşama üşenmezsem ve becerebilirsem kurma niyetindeyim. Cuma günü Utku geldi bir de sonunda! Gene bir 20 gün kalıp, Arabistan’a dönecek.. Sonra gene cuma günü Sezen geldi ama biraz da onun inekliğinden dolayı çok da görüşemedik. Başka? Başka da bir şey olmadı, günler geçip gidiyor. Bugün dişçiye gittim (Dt. Ercüment Önder – olur da bir gün kendisini google’dan aratırsa 8), ben üç azı dişimi birlikte çekeceğini sanıyordum, meğer prosedür öyle değilmiş, sadece bir tanesini çekecekmiş, ikinci için 15 gün geçmesi gerekiyormuş. Bana seçme hakkı tanıyınca, sol alt, en arka dişimi (daha doğrusu ondan geriye kalanları) seçtim. Demek ki neymiş çocuklar? Sabah-öğlen-akşam, her yemekten sonra fıçı fıçı fıçı fırçalamalıyız dişleri!

Baho ile otobüsün son kontrollerini yaparken Yeni Arkadaşım Renault Adam

dün, bugün, yarın

dün: bahadır’la ayça ankara’daydı, onlarla buluştuk, ayça ile de sonunda tanışmış olduk. yarın öğlen istanbul’a dönecekler ama bugün kar bastırdı, hala da yağıyor, inşallah rahat dönebilirler.

bugün: kar yağıyor.. sabah dişçiyle randevum vardı fakat bugün izin almış olduğunu öğrendiğimden, belirsiz bir tarihe ertelendi şimdi. Mehmet Hoca’nın odasına baktım sabah, Mehmet Hoca -ve dolayısıyla benim cici Nokia 770’im de- anlaşılan bir süre daha rötar yapacak. Dişçiyi bulamayınca, ben de berbere gideyim dedim, saçlarım epey uzamıştı, onların bir kısmından kurtuldum. oradan da çarşıdaki fotoğrafçıya uğrayıp, dün çektiğimiz resimleri basılmak üzere bıraktım. teknoloji ne kadar gelişmiş! ben resimleri makineden bilgisayara, oradan da cep telefonuma aktarmış idim, fotoğrafçıya cep telefonunun hafıza kartını verdim ama aleti okuyamayınca, bluetooth ile aktarmayı gerçekleştirdik, içimden “vay be!” dedim.. aşağıda o resimlerden birini görebilirsiniz efenim.. 8)

yarın: yarın da kar yağacak anlaşılan.. bekleyelim, görelim.

Ayça & Bahadır + Biz 01/02/2006
Baho’nun kulaklara dikiz pls.. 8)