Simülasyon kötü çıkmış, neylesin süpermen?

Ben labda (p334) bunları yazarken, yazdığım bilgisayarın yanındaki bilgisayar adım adım ve harıl harıl son nanoçark simülasyonunun sonuç snapshotlarını çekiyor – hesapta birleştirip çizgifilm yapacağım… Ama oturduğum yerden gayet de net olarak görmelerde olduğu manzara pek de iç açıcı değil (yandan video [0.8MB]). Kontrollü nanoçark -buna Haydar diyelim-, daha ilk andan, etkileşime girdiği, her bir şeyi yapmakta özgür olan diğer nanoçarka -buna da Özgür Kız Viliye diyelim, bir taaruza girip onu iyice uca kaçırttı ve bütün çabalarına rağmen son anları saymazsak, bir türlü düzgün çevirttiremedi. Pöff! Daha önceki çarklar epey güzel dönmüşlerdi [üstten video [5.4MB], yandan video [5.5MB]], bunlar biraz gıcık çıktı. Başlangıç ve sınır koşullarını tekrar gözden geçirmeliyim… Poffidi poffidi…

Haydar ve Viliye mutlu günlerinde.. (iBaşlangıç adımı)/i
Haydar ve Viliye mutlu günlerinde.. (Başlangıç adımı)

so far so good..

The Other Windİki gündür yazayım diyorum, olmadı bir türlü. Yerdeniz‘in son kitabı The Other Wind‘i nihayet bitirdim. Tales from Earthsea‘deki Dragonfly haricindeki hikayeleri ve şu bilmemne kitabındaki iki hikaye sayılmazsa, Earthsea defterimi kapatmış durumdayım. Kitap, ilk üç kitaptan çok Tehanu‘ya benziyor. Olay patlaması gene son 20 sayfaya sıkıştırılmış. Tehanu’da “power-play”in yerini sıradanlığa bırakması beni derinden vurmuştu, bu kitapta da, beni en çok etkileyen, Tehanu’nun, bütün olan biten şeye rağmen, aklındaki başlıca şeyin Ged’e olan özlemiydi. Bana kalırsa gerisi fasa fiso ya da:

ilm ksbiyle paye-i rifat
arzu-i muhal imiş ancak
aşk imiş her ne var âlemde
ilm bir kıyl ü kaal imiş ancak

Fuzuli

Gelelim şu sıralar okuduğum kitaba: Jonathan Ames’in I Pass Like Night‘ının o eşsiz tadına bir kez daha vardıktan sonra, şimdi de Wake Up, Sir!ünü okumaya başladım. İlk kitapla epey benzerlikler taşıyor, bakalım, iyi gidiyor şimdilik… Kitap, 30 yaşında, ikinci kitabını yazmakla uğraşan yahudi ve kızıl saçlı arkadaşı anlatıyor – bunlara ek olarak, arkadaşın Jeeves isminde bir de uşağı var, bu vesileyle, kitaptan bir alıntı yapayım, Hande için:

     We all have cultural blank spots – I, for example, despite having grown up in the seventies, cannot distinguish the music of the Rolling Stones from that of the Who, though I am, through osmosis, aware of these rock bands – so some people might not know that P.G. Wodehouse, the premier British comedic writer of the twentieth century, wrote a celebrated series of novels about a young, wealthy idiot named Bertie Wooster and his wildly competent and brainy valet named Jeeves! I repeat: a valet named Jeeves!

(…)

     So I dropped the matter, but then a few days later, in a rare act of willfulness, I called a domestic-help service, while Uncle Irwin was out selling gun-cleaning equipment and Aunt Florence was at the high school. The service promptly sent me Jeeves and I was immediately impressed by the man, but when he told me his name, I was taken aback and said to him distrustfully, “Did you change your name to Jeeves to bring in the business?”

     “No, sir,” he said. “Jeeves has long been my family name, since before my grandparents emigrated to this country from England.”

     “You’re American?”

     “Yes, sir.”

     “But you sound English to me.”

     “I have, sir, what you would call a Mid-Atlantic accent, which is sometimes mistaken for an English accent.”

     “Yes, you’re right. I hear it now. But, anyway, it’s awfully odd that you’re named Jeeves, if you know what I mean. It’s throwing me for a bit of a loop.”

     “I can appreciate, sir, your reaction. I imagine that you are making reference to the character Jeeves in the novels and stories of P.G. Wodehouse.”

     “Yes, that is what I’m making reference to!”

     Wake Up Sir!“Well, all I can tell you, sir, is that it has long been the theory in my family that the young P.G. wodehouse must have encountered a Jeeves or a Jeaves with an a, in which case he changed the spelling for legal reasons, but, regardless, he thought it a good name for a valet and went on to use it with phenomenal success, but to the detriment of real Jeeves everywhere.”

     “I see.” I didn’t say it, since I didn’t think it was my place, but I wondered if Jeeves had gone into valeting out of desperation. A sort of “if you can’t beat them, join them” approach, like being named Roosevelt and feeling compelled to run for the president. “Have you considered changing your name to ease the burden?” I asked.

     “No, sir. Regardless of the circumstances, one takes a certain pride in one’s family name.”

Dün, Hande’den Hugh Laurie’yi gösterme amaçlı Black Adder’lar geldi de, onlara düştüğü notta, Hugh Laurie’nin Jeeves & Wooster‘da Wooster olarak rol aldığını belirtiyordu. Böylelikle tam da yukarıda alıntıladığım kısmı o notu almamdan yarım saat kadar önce okumam göz önüne alındığında, hakikaten ilginç bir tesadüfle karşı karşıya geldim. Kitaptan bugün okuduğum ve hakikaten epey güldüğüm bir kısmı da alıntılayıp, bu girişi bitirelim bakalım.

Okumaya Hazırlık: Yahudi olan kahramanımız, akrabalarıyla birlikte, bir Kosher lokantasındadırlar ki, o sırada bir Çinli aile de bu lokantaya gelir…

     “I think,” I said, “it would be interesting someday if Chinese people ate Jewish food as much as Jewish people ate Chinese food. There should be Jewish fast-food places, like the Chinese have. Instead of wonton soup, chicken soup; instead of egg rolls, egg matzo; and a Jewish fortune cookie could be a piece of rugelach with a stock tip or something from a Jewish investment bank. You know, so people could make fortunes.”

Musiki – New York Dolls

Son birkaç gündür müzik diyetim Rage Against The MachineBattle of L.A., Bad ReligionStranger than Fiction ve AnthraxPersistance of Time‘dan mürekkep idi. Aralara da, olmazsa olmaz Buzzcocks ile son zamanlarda depreşen GreendayDookie serpiştirmekteydim. Sanırım sertliğin biraz artması uzun süre Frou Frou, Dido ve Cardigans dinlemenin bünyede gerçekleştirdiği yumuşamaya bir tepki 8). Az evvel, Doruk sayesinde kavuştuğum, nicedir merak ettiğim New York Dolls‘un 1973 tarihli çıkış albümünü dinlemeye koyuldum ve benzer umutlarla vaktiyle denediğim MC5‘ın aksine, aşırı beğendim. Saldırgan anlarında Nick Cave’i, sakin olduklarında ise Lou Reed’i tınıyorlar ama tabii ki tarihe bakınca… 8) Lou Reed’in anılarında vardır, bunlar ilk albümü çıkartmışlardır, sonra konser vermek üzere California’ya giderler, tarih herhalde 67-68 civarı, havaalanından inerler, taksinin radyosunda Mamas and Papas çalmaktadır.. 8))))) Venus in Furs’ü söyleyen bir grubu California Dreaming’i dinlerken tasavvur etmek! Nette bakındım, onu bulamadım ama şunu buldum:

The band’s members about hippies, West Coast music etc:
Lou Reed: “Frank Zappa is the most untalented bore who ever lived. You know, people like Jefferson Airplane, Grateful Dead, all those people are just the most untalented bores that ever came up”
Morrison: “We all hated hippies”
Tucker: “We really despised all of the West Coast bands”

Kaynak : http://www.lemanszone.dk/vu/quote/vuquotecontent-e.htm