Çiçek Güncesi / Nergis

Ana Sayfa || giriş

Sınır Tanımayan Rüküşler
26 Kasım 2011 Cumartesi, 01:03










Bu sonuncu gerçek olmayabilir, bilmiyorum, photoshop filandır belki. Gerçi yayınlayan kız "Çok pahalı, nasıl alacağım?" diye yazmış ama bir ümit, belki şakadır...

Nike'ın çabası göz yaşartıyor. Dore, pullu eşofmanlarla giyilmiyordur herhalde, etekle mi giyiliyor ki bunlar? Aman, ben ne anlarım...

Asıl, spor ayakkabı piyasasında öyle bir boşluk var ki, nasıl hala farketmediler anlayabilmiş değilim. Yaşlılar için spor ayakkabı! Belli bir yaştan sonra belli ki hiçbir ayakkabıyla rahat etmeyen yaşlı ayaklar spor ayakkabıdan medet umuyorlar. Etrafta kumaş pantolonunu göbeğinin üstünden kemerle sıktırmış, başında yün kasket, elinde baston, ayağında parıl parıl beyaz spor ayakkabılarla gezen bir sürü yaşlı amca, 40 yıllık eteğinin altında koyu renk naylon çorap altında yine parıl parıl beyaz (ya da bazen lame) spor ayakkabısıyla pazar arabasını çekiştiren bir sürü yaşlı teyze var. Eskimiyor tabii, onun için de hep yepyeni görünüyor, iyice göze çarpıyor.

Şöyle sütlü kahve, bej, koyu yeşil, griye çalan lacivert tonlarında, tabanları da beyaz değil de üstüyle aynı renk olan bir koleksiyon çıkarsalar, fena mı olur?

[Bır bır bır] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (3)

Şiddete Hayır!
24 Kasım 2011 Perşembe, 00:54



Bu mor daire her yerde karşıma çıkıyordu: Dükkan vitrinlerinde, elektrik direklerinde, evlerin pencerelerinde hep bu ilan yapışık. İlk geldiğimizde dikkatimi çekmişti, demek ki burada böyle bir sorun var diye düşünmüştüm, gerçekten varmış: Machismo. Macho (maço), hayvanların erkeğine deniyor. Hayvan yani.

Ara ara metroda ilanlar asılıyor konuyla ilgili. Geçen gün posta kutumuzdan bize de bir mor daire çıktı. 25 Kasım 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele' günüymüş.

Geçen sene okulda bu konuyla ilgili bir kısa film izlemiştik. Fiziksel şiddet uygulayan (lar arasından şikayet edilip şikayet ciddiye alınıp da suçlu bulunan) erkeklerin 'mahkum edildiği' rehabilitasyon programını anlatıyordu. Her sabah evlerinden görevli tarafından alınıp servisle bir merkeze götürülüyorlar. Orada karşısındakini insan olarak görme, bir şeyin acısını başka şeyden çıkarmama, duygularını insan gibi ifade etme çalışmaları yapıyorlardı.

Darısı Türkiye'nin başına diyeceğim ama önce 'öldürmeyin', sonra 'fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulamayın', sonra da 'insan muamelesi yapın' diye aşama aşama bir sürü kampanya lazım. Hatta ilk önce 'pedofilleri hapse değil hastaneye kapatın' başlamalı.

[Bır bır bır] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (4)

Upgrade
22 Kasım 2011 Salı, 22:59

Bugüne bugün yüksük sahibi bir insanım. Bir seviniyorum, bir seviniyorum...

Ece'nin okul yolunda L'Atelier diye bir dükkan var. Her önünden geçişimde hayran hayran vitrinini seyrediyordum. Bebekler, hayvanlar, ev şeklinde kutular, ne bileyim, bunun gibi gereksiz ama neşeli şeyler oluyordu. Kurs da veriyorlarmış. Bir kere girip sordum ama her gün okula gittiğim için bana uygun saat yoktu. Temmuz ayında okulum tatil olunca fırsat bu fırsat, bir deneyeyim dedim. Atölyenin sahibi öğretmenimiz Isabel ne dikmek istediğimi sordu, gösterdim işte şu tavuklardan, kedilerden diye. (Konuşmanın yarısını işaret parmağım yapıyor zaten. Seviye B1.) "Tamam" dedi, dikiş biliyor muyum diye sordu. "Tabii" dedim, "düğme dikerim, paça kıvırırım." "Hmm" dedi, "patchwork yap o zaman sen." "Ay" dedim "ben sevmiyorum onu karış kuruş, illa ki tavuk dikeceğim." Ama dedi "iki kumaşı birbirine tutturamazken nasıl olacak tavuk?" Yok, öyle demedi ama ben farkındayım ne kadar acemi olduğumun, tamam dedim, öyle başlayayım. O günkü derste sınıf arkadaşlarım (65+) bir bebeği -dikip doldurup saçını takıp yüzünü işleyip- bitirirken ben iki dikdörtgen parçayı birleştirdim, üçüncüsü yarım kaldı. Ama çok zevkliydi!

Ağustos'ta her yer gibi burası da kapanıp tatile girdi. Eylül ve Ekim'in yarısında da Türkiye'deydik, Kasım ayında yeniden başladım. Hala temel kuralları öğrenmem için bitirmem gereken ilk patchwork örtüsünü dikiyorum; daha üçüncü karedeyim, torunuma çeyiz olacak bu gidişle. Ama geçen ders herkesle beraber iğnedenlik yaptım ben de, çok şahane oldu, üstelik süper çalışıyor, bütün iğnelerimi sapladım! Gerçi dikilecek bir şey değildi, silikon tabancasıyla yapıştırarak yaptık ama olsun. İlk eserim; şu anda da monitörün yanında duruyor üstünde iğneleriyle.

Bu sene sadece haftada iki gün gidiyorum İspanyolca okuluna. Salı günlerimin meşgalesi oldu bu kurs. Bu sefer kurs arkadaşlarımın arasında gençler de var (35+). Dikerken bir yandan da sohbet ediliyor tabii, bir sürü şey anlatıyorlar. Hepsini anlamıyorum ama pratik yapmak için iyi bir fırsat. Dikiş terminolojisi de cabası! Toplu iğne, dikiş iğnesi, kurdele, yüksük, iç köşe, kumaş çeşitleri, bir sürü kelime öğreniyorum. Bir de kahve yerine çay olsa...

Emre fotoğraf makinasını getirince iğnedenliğimin resmini koyarım buraya.

İmza: Ev kadını 2.1

[Bask Elleri] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Bayram Çocuğu
15 Kasım 2011 Salı, 15:18

Dini ve milli değerlerimizi çocuğa nasıl da güzel aşıladığımızın resmidir:

Anne (neşeyle): Ece, biliyor musun, yarın Cumhuriyet Bayramı.
Çocuk (eller havada, zıplayarak koşarken): Yaşasın! Para kazanacağım!

El öpüp harçlık alacağını sanıyor kek. 'Kazandığı' paralarla da gidip kınkanatlı büyücü kadınların (a.k.a Winx) çıkartmalarını, dergisini filan alacak. Hayatının amacı bu son zamanlarda.

[Ece Böcee] [Bask Elleri] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Takvim

Eki

Kasım2011

Ara

P

S

Ç

P

C

C

P

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

1

2

3

4

Bağlantılar

Karalamalar
Epigraf
Baking Fairy
Ece'nin fotoları
Seksen Günde Devri Alem
Her Telden Bir Blog
Sütlü Kahve
Yaşam, Evren ve OBM Hakkında Her Şey

Resim Galerisi

Arama

Arşiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Bır bır bır
Okur Yazar
İş, Güç!
Ece Böcee
Lay lay lay
Yersen
Pusetle Seyahat
Delft'te
Natur
Bask Elleri
Çocukla Seyahat