Çok yağmur yağıyor dışarıda, bende de bir yorgunluk var. Perşembeydi sanırım, yoksa cuma mı, son sınav kağıtlarını okudum, duyurdum (bayramdan sonra finaller geliyor). İki makale ile uğraşıyorum bu aralar, güzel gidiyor; sonra Çankaya – Beytepe arası zaman yolculuklarım sırasında (12 parsec’den az) karşılaştığım süper (ve) sinefil arkadaşım Lale’nin tavsiyelediği filmleri seyrediyoruz, çoğunu çok beğeniyoruz (bu işlere 6 No’lu Kompartman ile başlamıştık, sonra Undine başta, Afire da nefisti, To be or not to be’nin orijinal versiyonuna (1942) bayıldım; zaten Lale ne söylese çıkıyor, öyle oluyor! 8) Başka? Dün ve bugün birtakım işler için çok sevgili Udaganlar‘la görüştük, sağolsunlar, yaşasın güzel insanların varlığı.
Salı günü bir yıldır beklediğim bir şey gerçekleşecek (329 gün imiş).
Hayat çok çabuk normale dönüyor ama öyle görünüyor sadece, herkes gidiyor. Yorgunum, uykum var, daha da bir sürü bir sürü şey.
Bloga yazmak istiyorum, işte artık bir yerden başlamak gerekiyordu, bu da böyle bir giriş girişi olsun artık.
