Hollanda’da yaşarken, İngilizce kitap bulmak konusunda sorunumuz yoktu – en kötü ihtimalle, 40 dakika süren bir tren yolculuğundan sonra Amsterdam’a varıp, Spui’den istediğiniz kitabın Waterstone’s’dan İngiliz baskısını ya da ABC’den (The American Book Center) Amerikan baskısını alabilirdiniz, oradan da hemen köşedeki favori mekanımız olan “De Beiaard”da oturup, bir taraftan bir şeyler atıştırırken, aldığınız kitaplara göz atabilirdiniz. Bunun dışında, yılda bir kez fakat seyyar şekilde düzenlenen kitap festivali Boekenfestijn’dan da inanılmaz ucuz fiyata epey çeşitli İngilizce kitaplar temin edebilirdiniz.
İspanya’da kazın ayağı pek öyle değil. Geçen ay Bordeaux’ya gittiğimizde, oradan alış verişimizi yaptık (W. Sommerset Maugham’ın Toplama Öyküleri, 2. cilt), bir de burada kitap bit pazarı oldu, o vesileyle şaşırtıcı biçimde iyi İngilizce kitaplar buldum (Neil Postman’ın “Amusing Ourselves to Death”i ile Patricia Highsmith’in “The Talented Mr. Ripley”i). Onun dışında ya Amazon’dan (Almanya) sipariş veriyorum, ya da internetten bulduğum kitapları Nina’cığıma yükleyip, oradan okuyorum.
Geçen hafta eşzamanlı okumakta olduğum kitaplar (Maugham, Postman ve Highsmith – ki itiraf etmeliyim Ripley’i ilk 1/3 boyunca bırakmamamın tek sebebi elde başka kitabın olmaması idi ama işte kayık sahnesinden sonra yakanıza yapışıyor, acaip heyecanlı oluyor) birbiri ardına bitince, kitapsız kaldım, kitapsız kalınca da genelde yaptığım üzere, Nina’ya bir M. Banks (The Algebraist – bu okumamış olduğum son M. Banks midir acaba – bir saniye, bakayım: yok, bir de Against a dark background varmış) yükleyip seyrine daldım.
Geçen hafta, Saruman’ın Tro-lo-lo’yu söylediği enfes videodan yola çıkarak, Gollum’un MTV Ödülleri’nde yaptığı konuşmayı izledim, onda da bol bol güldüm, sonrasında tavsiye edilen videolardan biri vesilesiyle (Sarah Silverman’s Five Word Speech at the 13th Annual Webby Award) de Sarah Silverman’dan haberim oldu. Araştırdıkça beğendim, hayranlık, vs.
Salı günü Amazon’dan 3 kitap (Sarah Silverman – Bedwetter, Tina Fey – Bossypants ve Harold Pinter – Betrayal) ve bir CD (Kate Nash – My Only Friend is You) sipariş ettik, “8-13 Ağustos arası geçer elinize” dedi Amazon, pika pika dedik biz de, ama pek inancım yoktu doğrusu 10 günden önce gelebileceğinie. Bugün (=cuma) kapı çaldı, postacı geldi, pek sevinçli bir paket getirdi bize.
Amerika pek çok açıdan bize ters bir ülke, ama bu tersliğinden güç alışı da ilginç bir şey (işte “bağımsız” sineması, çizgi roman kültürü ve David Lynch gibi(n)). Şimdi buna cuk oturan örnekler olarak, aşağıdaki iki buçuk videoyu izleyelim, biz çok güldük, siz de gülersiniz inşallah (gülmeyen dostum değildir — buna benzer bir şey aklıma gelmişti bugün ama unuttum şimdi, hatırlarsam yazarım elbet. Kimmel, söz sende.

