Çiçek Güncesi / Nergis

Ana Sayfa || giriş

Haruki Murakami
26 Kasım 2006 Pazar, 23:29

Walter Benjamin demiş ki:
"Hayatta telafi edilemeyecek şeyler vardır. On beş yaşında evden kaçmamış olmak gibi!"

Ben de Ece Temelkuran'ın bir yazısında rastlamıştım, 'Kafka On The Shore'u okumaya başlayınca hatırladım. Murakami'nin Kafka'sı da on beş yaşında evden kaçıyor. Lise-1 diye düşünürsek, çok da küçük değil aslında. (Tabii Ece 15 yaşına gelince görürüm küçük mü değil mi:)) Neyse, çabucak bitti kitap, heyecanla okunuyor. İki bölüm halinde devam ediyor -Emre'nin söylediğine göre diğer kitapları da böyle iki parça ilerliyormuş. Çok heyecanlı bir yerde bitiyor chapter, şu bölümü atlayayım da devamını okuyayım diyorsun ama şöyle bir bakınca o bölümü de merak ediyorsun ve hiç atlamıyorsun, sonuna kadar da böyle gidiyor. Güzel bir şey... Yalnız sonunun uyduruk olacağından korkmuştum biraz ("Meğer hepsi rüyaymış." gibi, hiçbir şeyi açıklamadan bitecek gibi gelmişti), öyle olmadı. Yani açık yerler kaldı ama o kadar uçtuktan sonra ancak o kadar toparlanır herhalde! Sonra da 'Tony Takitani'yi okudum, merak ediyordum. Çok farklıydı romandan, şahsen çok beğendim. Dümdüz başlıyor, birden hızlanıp hareketleniyor, yavaşlayıp tekrar dümdüz bitiyor. Bu ne demek şimdi, hikayenin grafiği gibi bir şey. Neyse, sırada 'Wind Up Bird Chronicle' vardı ama o gelene kadar hikayelerini okuyacağım. Bakalım diğerleri nasıl?

[Bır bır bır] [Okur Yazar] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Reklamın İyisi Kötüsü - 2
24 Kasım 2006 Cuma, 21:36

domestos
Merhabaa!


Garip ama gerçek, Domestos mikrobundan korkmuyorum işte. London Bridge'e söz uydurduğu için mi, arada neşeyle zıpladığı için mi, sonunda yok olduğu için mi bilmiyorum. Bir de, çok içten üzülüyor, böyle kafasını sallıyor. Dikkat etmeyenler için tekrar seyretme imkanı burada.


    
Kötüyüm ben kötüyüm, kötüyüm, kötüyümm...

[Bır bır bır] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (3)

Kız mı Oğlan mı?
24 Kasım 2006 Cuma, 17:44

Sokakta gezerken teyzeler amcalar soruyorlar "Kız mı oğlan mı?" diye. Daha çok da "Oğlan mı?" diye soruyorlar. Bence hiç de erkeğe benzemiyor benim güzel kızım ama nedense kimse kız olduğunu anlamıyor. Geçen gün metroda giderken karşımızda oturan yaşlıca bir bey, dede olduğunu belirtip iki torununu anlattıktan sonra "Oğlan mı?" dedi. "Hayır, kız." dedim, adam "Oğlana benziyor." dedi! Bir de üste çıkıyor! Üstelik Ece'nin üzerinde pembe elbise ve çiçekli külotlu çorap vardı. Neresi benziyorsa.. Dün parkta gördüğüm teyze de, kız olduğunu söyleyince arkası oğlan bunun dedi. (Böyle de bir inanış var, ne alakaysa. Erkeğe benziyorsa bir sonraki çocuk erkek oluyormuş.) Neyse, ben de kızımın büyüyünce onun gezdirdiği çocuk gibi abla olacağını söyledim ama meğer o da erkekmiş! Dır dır ettim, başıma geldi yani :)

Bugünkü maceramız ise yaşlıca bir teyzeyle. Aramızda geçen konuşma şöyle:
- Ay maaşallah, kız mı oğlan mı?
- Kız.
- Olsun...

Olsun dedi. Olsun tabii.

[Bır bır bır] [Pusetle Seyahat] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (2)

Logical Song
21 Kasım 2006 Salı, 08:21

Bugünü Supertramp günü yapardım ama annemin gününe gideceğim. Başka bir gün artık..

When I was young, it seemed that life was so wonderful,
a miracle, oh it was beautiful, magical.
And all the birds in the trees, well they'd be singing so happily,
oh joyfully, oh playfully watching me.
But then they send me away to teach me how to be sensible,
logical, oh responsible, practical.
And then they showed me a world where I could be so dependable,
oh clinical, oh intellectual, cynical.

There are times when all the world's asleep,
the questions run too deep
for such a simple man.
Won't you please, please tell me what we've learned
I know it sounds absurd
but please tell me who I am
Now watch what you say or they'll be calling you a radical,
a liberal, oh fanatical, criminal.
Won't you sign up your name, we'd like to feel you're
acceptable, respectable, oh presentable, a vegetable!

But at night, when all the world's asleep,
the questions run so deep
for such a simple man.
Won't you please, please tell me what we've learned
I know it sounds absurd
but please tell me who I am,
Who I am.

[Lay lay lay] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (4)

Tevellüt
10 Kasım 2006 Cuma, 22:11

Bir yere giderken Ece'ye lazım olabilecek eşyaları sırt çantasında taşıyorum, ellerim boş kalsın diye. Saçımı da tamamen pratik sebeplerden dolayı (gözümün önüne gelmesini önlemek ve yolunmasını minimumda tutmak) at kuyruğu yapıyorum. Dün bindiğim taksinin şoförü dikiz aynasından bir süre baktıktan sonra: "Çocuk sizin mi?" diye sordu. "Evet." dedim.
- Ben sizi öğrenci sanırdım.
- Ya, biraz küçük gösterdiğimi söylerler.
- 20 var mı?
- Ay, hah hah, geçtik bile!
- Çok güzel. Genç yaşta çocuk sahibi olmak iyidir. Mesela benim 20 yaşında oğlum var, ben 17 yaşında evlendim, şimdi 38 yaşındayım. Bazı hanımlar otuzuna geliyor, kırkına geliyor, o zaman çocuk yapıyor. Nasıl büyütecek, olmaz ki. Mürüvvetini göremez. Tabii, şimdi okuyorlar, okul bittiğinde zaten 21-22 oluyorlar..

- Ya, hıh hıh, kuşak farkı oluyor değil mi, (camdan dışarıyı göstererek) Ece, bak kuş varmıış.. diye bir şeyler geveledim, neyse ki konu uzamadı.

Kendi rekorumu kırdım, 11 yaş, dile kolay...

[Bır bır bır] | Gönderen: nergis |  Yorumlar (0)

Takvim

Eki

Kasım2006

Ara

P

S

Ç

P

C

C

P

30

31

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

1

2

3

Bağlantılar

Karalamalar
Epigraf
Baking Fairy
Ece'nin fotoları
Seksen Günde Devri Alem
Her Telden Bir Blog
Sütlü Kahve
Yaşam, Evren ve OBM Hakkında Her Şey

Resim Galerisi

Arama

Arşiv


powered by / kullanılan ana yazılım
GUBEN blogger by emre sururi

hosted by / barındırma
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri
RSS Beslemesi
Yorumlar - RSS

Tüm Kategoriler
Bır bır bır
Okur Yazar
İş, Güç!
Ece Böcee
Lay lay lay
Yersen
Pusetle Seyahat
Delft'te
Natur
Bask Elleri
Çocukla Seyahat

Sonraki->