Bugün güzel bir gün.

Bugün güzel bir gündü, niyesini uzun uzun yazmıştım, utandım (kendimi övmüşüm gibi bir mana çıkıp duruyordu nasıl yazarsam yazayım), rafa kaldırdım yazdıklarımı. Oradaki laf kalabalığını şöyle özetlemeye çalışayım: çünkü çok şanslı bir hocayım ve harika öğrencilerle arkadaş oldum verdiğim ders(*) vesilesiyle.

Bir tane öğrencim bana hediye olarak onu mutlu eden bir şarkının bağlantısını göndermişti, ben de sizlerle (ey kâri!) beni her zaman çok mutlu eden bir şey paylaşayım:


 

Boogie-Woogie (Hızlı varyantı) Dans Yarışması Finali. Amelie filmi gibi, Steampunk, Marty McFly’ın kovboy kıyafetleri gibi, bambaşka, bir zamanlar olmuş gibi olan ama aslında varolmayan bir dünyaya dair bir şey…

 

“Bugün güzel bir gün.” için 3 yorum

  1. Ö puğan — Ay güne pek güzel bir vidyo ile başlattın, tişkürderim. 🙂

    Benim ilk 3 sıralamam tam tersiydi. Yani 3-2-1 şeklinde beğendim.
    1- swe (6. dakikada giriş yapan şirinler)
    2- pol
    3- nor

    İsveç’in hakkını yediler abicim. İki taklaya fit oldu hakemler. 😛

    Bi de 5:54’te zaten dans boyunca kendinden emin olamayan kıza kötü davranan İsviçreli adama “what a jerk” dedim.

  2. zero points for törkiğ.. / thenkyovkaplfromtörkiğ… — Merhaba Kraliçem, gerçekten de çok güzeller, değil mi!

    Bizim de ailecek favorimiz Holmqvist’ler (6. dakika İsveçli giriş şirinleri) ama Urskog-Sandberg (1. gelen Norveçliler) hakikaten çok iyiler. Ben ilk seyrettiğimde Holmqvist’ler ile Jerk Efendi’leri (belki kolu acımıştır, o yüzden öyledir diyeceğim ama cık, o kızı hak etmiyor o oğlan!), bir de ilk çıkan Fransızları çok beğenmiştim..

    Bir de bu arkadaşların sayısı epey sınırlı galiba zira bütün yarışmalarda aşağı yukarı hep aynı çifleri görüyoruz (ki bir şikayetimiz yok açıkçası bundan 8) bu da sanki yarışma değilmiş de, klüp toplantısı gibiymişçesine daha candan bir etki veriyor. Bir de bir de, hepsinin de hakikaten zevk aldığı için dans ettikleri çok belli oluyor (ya da bana öyle gelmiş ama olsun, bana öyle geliyor 8).

    Aynı sene başka yarışmalar da olmuştu (olmuş), onlardan İsviçre’dekinin linkini de buraya, buraya yazayım (ikinci ‘buraya’ Boogie-Woogie’nin slow varyantı olmakla birlikte, burada özellikle Urskog-Sandberg’in performansına dikkat çekerim! Ağır çekimde, amcanın müthiş hareketini daha iyi görebilirsin, bir de 10:00’daki bitirişte hanımkızımızın durduğu yerde amuda kalkışı bambaşka bir şey — ve bonus olarak Almanya’daki için buraya ve Norveç’deki için de buraya (2012)).

    John “Hamiş” Watson: Almanya’daki performansta Urskog’lar dans ederken (5:55 & onwards), müziğin sesini biraz açarsan, patronun ilgisini de çekeceğine garanti veririm! 8)

  3. Başlıksız — Ben de ilk izlediğimde “amma zevkle dans ediyor çoğu. sanki yarışmak ikinci planda, maksak eğlenmek gibiler” demiştim.

    “10:00’daki bitirişte hanımkızımızın durduğu yerde amuda kalkışı bambaşka bir şey” şeklindeki kibar tespitinizi, o sahneyi izlerken çıkarttığım sesli yorumumla kirleteceğim üzgünüm: “OHA AYI!” 🙂
    … ve evet oradaki Urskog-Sandberg performansı leziz. Ama biraz daha tutkulu ve seksi olmasını beklediğim bu slow ortamı yine teknik ve yapılması zor hareketleri serpiştirerek hızlandırmışlar bence. (allaam ne biçim cümleler kuruyorum ben yahu…)

    Bu arada hamiştekini yaptım. Zevkle dinledi de diğerlerinden farkını anlamadım. O da anlamadı. 🙂 Sonuçta bu müziği zaten sever ki o..?

    Bu da benim hamişim olsun mu amca? Olsun. : Bu arada çoğu dansın ya da dişi+erkek çiftli aktivitenin aksine bunda erkeği izlemek daha fazla zevk verdi bana. Pantolondan ve uzun bacaklardan ötürü uçuyor ya da yere hiç basmıyor gibi adamlar. Bu da başka bir hava veriyor. Horon da severim zaten ben. 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir