İsmail and Me

Geek’lik derecenize bağlı olarak bilebilir ya da bilemeyebilirsiniz fakat, mayıs ayı geldi mi, Linux ve Özgür Yazılım Şenliği de çok bekletmez, birkaç gün içinde o da geliverir. Beni de bir sevinç alıverir zira benim gibi pis bir windosçu adamın arkadaşları ağırlıklı olarak lüniksçü ağır ağabeylerdir. Bir güzel el ele tutuşur, halkaya katışırız, çayırda çimende seke seke oynarız. İşte taa o zamandan yazacağım, kısmet takriben 2 ay sonrasınaymış, bu şenlikte bir İsmail Efendi ile tanıştım ki, “demek ağır bir taş kaldırmışım bir yerlerden, hayır duası kazanmışım” dedim kendi kendime… 1 numara bir insan, öyle işte. Ve evet sevgili Karalamalar okuyucuları, gördüğünüz üzere bu sitede yazılmak için ille ki sansasyonel olmak gerekmiyor (sözüm size Eki, Gürer, DF, DK ve niceleri!), işte hodri işte meydan! 8)

5/5/2007 Çatı, ODTÜ

Benim poz verme şeklimle ilgili laf eden birtakım terbiyesizlere (onlar kendilerini bilirler DorukDidem) hamiş: Evet efendim, sırf size inat verildi bu Alamancı Sururi pozu. Ayrıca burnumun da tam bir artı oluşturduğuna dikkatinizi çekerim (o ne öyle yaw?)

8 adımda denize nazır doktora diploması hazır…

Boşu boşuna bunca uğraşmışım. Geçen gün, Barış’la keşfettiğimiz üzere mezun olmak üzere biraz açıkgöz olmak yeter de artar bir şart imiş!..

Biz yandık, sizler yanmayınız diye, işte alın size 8 adımda garantili doktor olma metodu

Üstüne basın büyüsün...
8 adımda doktor olma metodu

  • 1 Ortalığın tenha olduğu bir an kollanır..
  • 2 İşte cüppeler orada! Ürkütmeden yaklaşılır.
  • 3 Çaktırmadan,…
  • 4 hiç çaktırmadan ilgili cüppeler özgürleştirilir
  • 5 [Wingman/Buddy‘yi de unutmamak lazım]
  • 6 Bir güzel giyinilir, az kaldı doktor olmanıza.
  • 7a,b İlgili -kanıt teşkil edilebilecek- resimler çekilir.
  • 8 Gelsin kızlar, arabalar, partiler… (Renkli fotokopi çeken bir yere uğramayı da ihmal etmeyin, ha, bir de tipp-ex’i!..

Ayrıca :
Şekil A

OBM video konferans üzerinden sunum yaparken.
OBM video konferans üzerinden sunum yaparken.

Şekil B

Sururi vs. Harry Potter - New Guy in Hogwarts
Sururi vs. Harry Potter – New Guy in Hogwarts.

Sene 1996 – ne çok şey oldu sene 1996’da.

(Dün eski defterleri karıştırdım)

Geçen aydı sanırım, Morissette’in “Head over Feet”ini bir şekilde terennüm etmiş idim (Bu arada, bağlantı yapmak için ilgili girişi aradığımdı, geçen ay sandığım şeyin nisanın başı olduğunu görüp, tam bir dumura uğradım (total eclipse)). Hazır Emir de yurda geliyor, alınız size sene 1996, Skunk Anansie, Twisted (Everyday Hurts), Stoosh.

Skunk Anansie
Twisted (Everyday Hurts/ Skunk Anansie
I cried on my blood day
There was nothing that I
Could hold on to
Just a line could have helped
Remind me of you, of you

I screamed till the blood came
I was living in a cloud of hope
Lover’s kiss then they make a wish
To the end, they pretend

Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts

I cried in the sunlight
Would I fake all the times I loved you
Just to play in a game of twisted with you
With you
I need to believe you
Sacrificed all the lies we made up
How we kissed then we made our wish
to the end, to the end

Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts a little more
Everyday hurts a little more
And I’ll do anything
Yes I’ll do anything
To belong
To be strong
To say there’s nothing wrong
Everyday hurts

Time made me confide in you
So contrived were the words you sold me
Now nothing can swallow
The feeling so shallow inside

fidyoklip

Ece Baby..

eceBabyBasketball20070614Kraliçe evvelsi akşam ateşlendi, dün kontrole götürdük, evet, hastalanmış. Ateşi ilaçla kontrol altına alınabildiğinden ciddi bir şeyden şüphelenilmiyor. Yarın itibarı ile iyileşmesi bekleniyor. Ama bu bekleme süreci hiç de hoş bir şey değil. Geceleri özellikle çok kötü öksürüyor, ateş de cabası. Yine de bir halsizlik yok, huysuzluk var ama.. Bu dünyada insanın başına gelebilecek en kötü şey çocuğunun sıkıntısına çaresiz kalmak, bu. Bizimkisininki büyük ihtimalle ciddi bir şey değil ama ah o hastanelerdeki, sokaklardaki, savaşlardaki çocuklar.. Çok asık suratlı bir giriş oldu, bari başa bir lokum resmi koyayım…

Geldim, gideceğim..

Son girişten bu yana 20 gün geçmiş. Bu sürede ben bir kore filmi misali, olabilecek her türlü heyecanı yaşadım, duyguyu tattım. Sizlere bu kanaldan söylemediğim üzere, 1 Haziran’da, doktora sonrası çalışmalarda bulunmak üzere başvurduğum yerlerden biri olan Hollanda’daki Delft Teknoloji Üniversitesi (TUDelft) tarafından görüşme için çağrılmıştım. Hollanda’nın en büyük üniversitesi olan TUDelft, bünyesinde birçok Nobel’li amcayı da barındırmakta. Amsterdam’dan bindiğim trenden inip, Delft’e adım attığım anda, o ana değin bulunduğum en güzel coğrafya parçasında olduğuma kanaat getirdim: Dört bir yandan kelebek misali geliveren üçlü dörtlü bisikletçi grupları, içinde nilüferler açmış kanallar, parke taşlarından (arnavut kaldırımı mı deniyordu yoksa bunlara?) yollar, Oz büyücüsüne giden Dorothy misali ben de bir an donakaldım. Orada iken çektiğim resimleri galeriye koydum. Sonrasında iki gün boyunca yoğun mülakatların ardından, cuma gecesi 1 gibi Ankara’ya iniş yaptık. Orada iken, bir hafta içerisinde sonucu bildireceklerini söylemişlerdi – ben de gitmeden evvel “büyük bir ihtimalle döndüğümde az çok nasıl neticeleneceği hakkında bir fikre sahip olurum” diyorduysam da, döndüğümde, durum tam ortadaydı. Salı akşamı oradaki müstakbel hocam Dr. Sluiter’dan bir eposta aldım, sevgili “hocam” beni telefonla aramış fakat ulaşamayınca posta göndermiş. Onun bizim saatimizle 17.30 civarında gönderdiği bu postayı benim görmem, Ece’yi yedirip, yıkayıp, yatırdıktan sonra, yani yaklaşık 21.15 sularında gerçekleşti. Neyse, lafı daha fazla uzatmadan, sadede gelirsek, çok şükür, TUDelft’e kabul edilmiştim. Hayli fazla imkana sahip olan bu güzel üniversitede ayrıca çalışacağım grup da çok iyi, her şey rüya gibi… Salı akşamından beri vur patlasın, çal oynasın durumları kısaca.

Sayın Felegin Sillesini Yemiş Acıların Kadını beni uyarmasaydı, bu müjdeli haberi bildirmeyi ne kadar zaman daha akıl edemezdim, kim bilir..

Bir de: Fiziksel, CVsel, ve ingliş bir kardeş blogum oldu. Delft’ten dönüşümde, hazır Sevgili Nur Hoca için yazdığım / tasarladığım sayfa kodunu hemen kendime uyarlayıp, artık bir ihtiyaç haline gelmiş bulunan Mostly Scientific Personal Home Page‘imi siber uzayda gerçekledim (bkz. Sanal Uzay ve Gerçeklemek).