Cure – Doing the Unstuck

[…] Bir kere yeni insana açık değilsin. Hikâyen çok uzun. Hangi parçasını ele versen, diğerlerinde gizlisin. Benim hayatımın eksenini 7 yaşından 17 yaşına kadar tanıştığım kadın arkadaşlarım oluşturuyor. Onlar benim ruhumun içini dışını bilir. Ben ne dediğimde ne kastediyorum, bilirler ezbere. Ben onları bilirim: Avucumun içi gibi.

Bu ne mene bir konfordur insan hayatında. Avucunun içi gibi bildiğin insanlarla konuşmak, onlarla olmak. Yeni insanlarla bitmek bilmeyen engebeler, güven sınavları, yanlış anlamalar, anlaşamamalar; bir dolu iletişim sorunu… Otuzundan sonra olmuyor, çekilmiyor.

Herkesin hayatında vakit hırsızları vardır. Bir bakarsınız telefon etmiş ve temiz bir yarım saatinizi göz göre göre araklamışlar. Konuşmanın özeti şudur: NE KESTİN KOÇ, NE YEDİN HİÇ. […]

Perihan Mağden / Bahar Temizliği
15/3/2008 ikinci baskı

“Cure – Doing the Unstuck” için 3 yorum

  1. Ama ama ben? — Galiba 25 yaşında falan mıydınız benimle tanıştığınızda? E 17 yaş limitinin bayağı bir üstünde oluyor, istemezseniz çıkıveriyim hayatınızdan?

    Perihan Abla bence de doğru söylemiş, kalpten katılıyorum. Seinfeld’in de bir bölümü vardı benzer bir konu işleyen, bi’ beyzbol oyuncusuyla mı ne tanışıp arkadaş olmaya çalışıyordu…galiba.

  2. cık — Bu yazıyı ilk defa okurken düşünmüştüm de, ben katılmıyorum. İnsan 17 yaşından sonra da çok değişiyor. Düşünüyorum da, şimdiki dostlarıma şöyle bir bakarsam, 17 yaşından sonra edindiğim dostlarımın sayısı, 17 yaş öncesi edindiklerimden fazla. İnsanlar her dönemde ayrı düşebiliyorlar. Bir bakmışsın bir zamanlar can arkadaşın olan kişi viski-puro-kayak muhabbeti yapmaya filan başlamış, uzaklaşmaya başlamışsınız iyice. Veya tam tersi de mümkün, çok uzak hissettiğin birisi de sen de öyle bir yontulmuşsunuz ki daha yakınlaşmışsınız. Çok doğal böyle şeyler, insan değişen ve farklı şekillerde “gelişen” bir yaratık.

    “30’undan sonra” konusunu da daha çok düşünmem gerek, hak vermeye meyilliyim ama galiba… Belki…

  3. 17 laf ya.. — ben şahsen 94’ten önceki kendimi tamamıyla tenzih ediyorum… bir de 1994-2000 arasını da (2000 eksklüsif 8) ayrı bir emre olarak ele almak lazım tarihin nesnelliği bağlamında. 94-00 arası arkadaşlar her an kapılarını kırıp, içeri girip, sorunsuzca ve sorumsuzca dizlerine yatıp hünkür hünkür ağlayabileceğim şahdamarı kapsamında olup, 2000+ arkadaşları ise tatlı mutlu günlerimizin olduğu, stress-free takıldığım, easygoing, ne mutlu türküm diyene şeklinde canayakın sevdiğim arkadaşlar olmaktadır. sayacı da 2004’te durdurabiliriz. o vakitten sonra yeni olamıyor (beriden gelen arkadaşlar vasıtası ile tanıştığım süperler hariç tabii ki, what I mean is gökten düşenler.. ncık, nah.)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir