Tuulilta Tuleva / Värttinä

Bugün güzel bir gün olacağa benzer. Değişik bir şeyler yapmak lazım, bir öneri: eğer evvelden bilmiyorsanız, Fin grubu olan Värttinä‘nın Tuulilta Tuleva‘sını bir deneyin. Şarkıyı gayet düşük bir kalitede (64KBPS) sunucuya koydum (1.5 MB boyunda), iyi dinlemeler..

Kokko - Värttinä
Tuulilta Tuleva / Värttinä
Läksin kuuta etsimähän
päivyttä tavoittamahan
viel vuotti minun päiväni
ja huomeneni huokaeli
Etsin yhtä ystäväistä
sekä toista tuttavaista
liekö maalla vai merellä
vai lie selvällä salällä

Niin miun lempeni lentäköön
missä mun kultani kulkee
laulan tyrskyt tyyntymään
vaahot meren vaipumaan

Näiltä tuulilta tulevan
nähtävän näiltä ilmoin
missä mun kultani kulkee
mailla millä marjani

Lennä tänne lintuseni
tule tänne tuttuseni
niemelle nimettömälle
saarelle sanattomalle

Laulaisin laulun laatuisan
sanoisin sanat paremmat
oisi kulta kuulemassa
oma armas oppimassa

Niin miun lempeni lentäköön
missä mun kultani kulkee
laulan tyrskyt tyyntymään
vaahot meren vaipumaan

O benim bildiğim gibi değilmiş!..

Bundan seneler seneler evvel (in a kingdom by the sea), bir arkadaştan güzel bir albümü mp3 formatında almıştım. Yalnız (o zamanlar) küçük bir problem vardı – arkadaşım CD’yi riplerken, şarkı isimlerini cddb vesaire bir yerden buldurmamış, dahası kendi de elle yazmamıştı. Özetle: 11 isimsiz şarkı, bir albüm adı: Full Circle ve sanatçıların kimliği: Czukay, Wobble & Liebezeit. Ufuk açıcı bir albümdü, yıllar yılı dinleyegeldim. Şarkılar arasında bariz tarz geçişleri vardı, misal ikinci şarkı Björk’ü fena halde andırsa da, bir sonraki şarkı oldukça cool bir tona bürünüyordu vs.. Bu seneler boyunca, albümü tanımlayabilmek için faydasız girişimlerim oldu. Öncelikle, Full Circle albümünde 6 parça var idi, yani ya bendeki albüm bu değildi, ya da 5 adet bonusla birlikte geliyordu. Kaldı ki, şarkı isimleri ile şarkılar arasında bir bağ kurmak da pek olası olmuyordu. Sonunda, iki hafta kadar önce, Czukay’ın, Wobble’ın ve Liebezeit’ın solo ya da başka insanlarla yaptıkları bütün albümleri inceledim – şarkı uzunlukları ve albümdeki toplam şarkı adetlerini baz alarak ama yine başarısız oldum. Ardından internette yaptığım arama sonucu Tunatic adındaki programcıktan haberdar olup, şansımı bir de onunla denedim. Bu program, şu Turkcell’in de sunduğu hizmet gibi: şarkıyı çalarken mikrofonu hoparlöre tutuyorsunuz ve program da o kısmı kullanarak veritabanından size hangi şarkı olduğunu bildiriyor. Popüler ve yarı popüler şarkıları başarıyla tanısa da, iş bendeki albüme gelince patlak çıktı ne yazık ki. Yine bilinmeyen şarkılarım ve ben, bir başımızaydık.

Bilmiyorum buraya yazmış mıydım ama galiba yazmıştım: birkaç hafta evvel emektar Winamp 2.xx sürümümle vedalaşıp, şöyle bana en son neleri ne sıklıkta dinlediğimi vs.. şıp! diye söyleyebilsin diye, ortam kütüphaneli bir Winamp 5.xx sürümüne göç etmiştim. Ama bu sürümün burnu biraz büyükmüş ki, benim şarkıların çoğunu öyle bir bakışta tanıyamadı, “git bunların etiketlerini doldur da gel” diye burun kıvırdı. Ben de biraz (ama hakikaten az) bir arayış sonucunda, basit ama işini hakkıyla yapan Automatic Shell MP3 Tagger (ASMT)‘da karar kıldım. Sonrasında, belki içinizde duymayanınız kalmıştır, Windows’la %95 oranında vedalaşıp, Pardus’a, dolayısıyla Linux ortamına geçtim. Burada Amarok’tan maksimum derecede memnunum. Gerçi kendisi de bir mp3 etiket düzenleyici sunuyor sunmasına lakin, Patron’dan varlığını öğrendiğim Easytag‘ı kurup, onunla günlerimi (abartı) geçirmeye başladım.

Ve gelelim mutlu sona: Dün, bir “Acaba?” içerisinde, Easytag’e sanki tamamıyla gündelik bir şeymiş, her zaman yaptırdıklarımdanmışçasına, çaktırmadan, “ya, bir de sana zahmet olmazsa şu dosyaların bilgisini getirebilir misin?” diye yarım ağız zorup, baştan beri sözünü ettiğim albümün dosyalarını itekleyiverdim. Bir anda nihai, ilahi cevap gözümün önünde belirdi: Hector ZazouSongs from the Cold Seas! Kaldı ki, 2. şarkı gerçekten de Björk’müş ve dahası o benim bayıla bayıla dinlediğim 1. şarkı da meğerse pek sevgili Fin kardeşlerimiz Varttina imiş!

Son ~ Erme Film.

God Willing

God Willing

[Bu arada]

  • Dido yeni albümünü marttan sonbahara çekmiş.
  • Nina, nina, nina..
  • Imogen Heap‘in Live Sessions gibi bir isimli konser albümü çıkmış (taa olmuş epey hem de).
  • Jem gibi cici bir kız nasıl olur da 24 gibi bir şarkı yapabilir? (24 güzel by the way – zaten benim anlamadığım da o!)
  • YazooOnly You.
  • Rober HatemoSenden çok var. Hakikaten.
  • Edukators‘ü bitirdik geçen gün bir yıldan sonra, güzeldi. Ama sonu yakışmamış pek. Çok prototip çekmişler. Şimdi sırada bitirilmek üzere yine yarım yarım yan bakan Voksne Mennesker (Tutunamayanlar) var. (Siyah At?) [Sonradan Not – gittim kontrol ettim, Voksne Meksner yazmışım, onu düzelttim, ama Siyah At olayını doğru hatırlamıştım, aferin bana!]
  • Orhan Pamuk‘tan özür dileyerek bir süredir okumakta olduğum Benim Adım Kırmızı‘yı, 470 sayfanın 214’ünde, hem de tam Benim Adım Kırmızı yeri geldiğinde bırakıyorum, bıraktım. Dayanamadım. En son Yeni Hayat‘ta böyle olmuştum ama sanırım onda 30. sayfada filan tak demiştim. İstikamet Kara Kitap görünüyor. Bu arada, kendimi cezalandırmak için böyle yarım bırakmayı adet haline getirdiğimden, gene vaktiyle yarım bırakmış olduğum Ian M. Banks‘in Excessionına tekrar başlama kararı aldım, başladım, hem de en baştan. Onu da yarılamıştım ama Mind’ların kendi aralarındaki muhabbetleri beni benden almıştı. Şimdi daha dikkatli okuyarak ilerliyorum.
  • Yıllar yıllar yıllar sonra, klasik standart lak lak Winamp 2.91’le vedalaşıp Winamp 5.33’e geçtim sırf şu Most Played, Media Library vesairesine kandım.. Bir de program: ASMT, yani Automatic Shell MP3 Tagger (Artık Bilgisayar/Net kategorisini de yakabilirim 8).
  • Geç oldu, yatıyorum, iyi geceler Nina, iyi geceler Gwyneth, iyi geceler Cate, iyi geceler Miranda.. (Unuttuklarım varsa alınmasınlar pls, uykulu halime versinler).

    56. Edit Notu: (Aslında bunları 55.Edit’te yazmıştım ama kaydetmemişim anlaşılan). Yazoo’nun bu Don’t Go klibini Gürer Beyciğimin ilgisine takdim etmeyi görev bilirim.

    Asıl 56. Edit Notu: (Bunu girmek için düzenlemeye başlayınca fark ettim 55.Edit notunun kaybolduğunu) Bir insan nasıl olur da 80’lerin müziğinden bu kadar zevk almaya başlayabilir???? Sırada ne var? 80’lerin Alman gruplarını beğenmeye başlamak mı? (Kast ettiğim tabii ki saygıyla durduğumuz Kraftwerk filan değil de, Modern Talking, Opus, başka?..)

An itibarı ile mp3 çalıcımın listesi

AIR – Virgin Suicides
Anthrax – Persistence of Time
Anthrax – Sound Of White Noise
Beethoven – Razumovsky, Archduke, Ghost
Cardigans
Datarock – Datarock
Dido
Dido – No Angel
Disturbed – The Sickness
Doors
Frou Frou – Details
Green Day – Dookie
Hedwig and the Angry Inch OST
Imogen Heap – I Megaphone
Imogen Heap – Speak For Yourself
Joy Division – Permanent
L7 – Beauty Princess – Triple platinum
L7 – Hungry For Stink
Nine Inch Nails – Broken
Nine Inch Nails – The Downward Spiral
Nirvana
Smiths
Suicidal Tendcies
Suicidal Tendencies – The art of rebellion
The Crow Soundtrack
The Police
Therapy – Troublegum
Tindersticks – 2nd Album
Tom Waits – Heart of Saturday Night
Tori Amos
Tori Amos – Tales of a Librarian
Vega – [Tamam] Sustum!
Vega – Hafif Muzik
Vega – Tatlı Sert
Velvet Underground
Wire – Pink Flag

Delerium Featuring Sarah Mclachlan – Silence.mp3


Sadece addan ibaret olanlar, şahsım tarafından yapılmış toplamalardır, okuyucunuzun ayarı ile oynamayınız!

Listeyi neden yayınladığıma gelince: Son günlerde hayranlarımdan o kadar çok bu yönde soru aldım ki (minibüste, otobüste, serviste), sizleri mahrum bırakmak istemedim (yalan, yok öyle bir şey, egoma yenik düştüm 8P)

tindersticks..

yıllar sonra bugün canım çekti, arşivden buldum Tindersticks’i (Their first album), şimdi whiskey ile uzun bir tren yolculuğuna çıkmış gibiyim klavyenin başında. 1995 yılıydı, Uçak-uzay’dan Taylan sayesinde haberim olmuştu (benzer şekilde Chumbawamba, Echobelly ve Elastica’yı da Taylan’dan öğrenmiştim. Hele bir de beni Taylan’la tanıştıran Emir’in Taylan’la tanışma hikayesi vardır ki, evlere şenlik..). O zamanlar fena halde lemandım ve keşfetmiştim ki Tindersticks, uzun tren yolculuklarından başka Bailey’s Irish Cream ve puro ile de çok güzel gidiyordu. Yaşlandık sonra, damardan hayatı bıraktık, köşelerimiz yontuldu, AIR dinler olduk. İyi de olduk. Uslandık, akıllandık. Ne demiş Murathan sahi hem?

[…]
Vahşi, siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdırdığımız düşlerimiz kadar
aşık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi, herşey kanatır, herşey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyumayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralar umar
apansız yolculuklara çıkardık
uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar, sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencereler, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?
ahh o gece yolculukları
bir başka kente, bir başka insan olmanın umutları
[…]

Murathan Mungan, Avara

Tindersticks’in böyle birden nüksetmesinin sebebini de hatırladım şimdi, bir önceki mesajda Zeynep’ten haber geldiğinden dem vurmuştum ya, Onur 2. albümden kız kardeşim’in sözlerini çevirmişti vaktiyle Türkçe’ye, herhalde oradan olacak. Onur’u da özledim. Zeynep’i hep özlüyorum zaten. Ve Betül Betül Betül – sen olmasan ben nereden bilecektim 16 Horsepower’dan tut, Gorky’s Zygotic Mynci’ye, oradan da St. Etienne’e gel. 8) İyisindir inşallah, gene hatlar koptu..