Güzel bir şeyler, uzun süren arkadaşlıklar gibi

Keyfim ne kadar kaçık olursa olsun, içimi ısıtan şeyler var. Bunların başında gelmese de, aklıma geldikçe güzelleşen Paul Newman ve eşi Joanne Woodward’ın fotoğrafları var mesela. Yanlış hatırlamıyorsam, Bahar sayesinde haberim olmuştu. Aşağıya bir seçki yapayım, bir de ortaya karışık bir google images bağlantısı. (…) Bahar bir evlilik sitesini reflemiş (http://www.snippetandink.com/kathryn-loves/paul-newman-joanne-woodward/) ama evlilik sitesi o yazıyı kaldırmış – ben de gittim wayback machine‘den aparttım; doğruca aşağıya koyuyorum:

Okumaya devam et “Güzel bir şeyler, uzun süren arkadaşlıklar gibi”

Gece gece Fabuloso ya da havadisler

Ne kadar uğraştıysam da uyku tutmadı, nihayetinde pes edip bilgisayarın karşısına geçtim. Ne mutlu ki bilgisayarım geçen ayki 3. tamire gidişinde sanıyorum bu sefer gerçekten tamir oldu, mutlu birlikteliğimiz devam ediyor. Bu aralar iyi şeyler oluyor genel olarak: mesela Danel ziyarete geldi, Merve geldi, en önemlisi Barış temelli geldi!

Yazacak bir dolu konu birikti, not aldıklarım var, aklımda tuttuklarım var, unutup unutup hatırladıklarım da ama samimi olarak söylüyorum, pazar günü bitirdiğim kipatı bile ancak az evvel, bu girişe başlamadan önce listeye ekleyebildim, o derece zorlanıyorum, üşeniyorum, vs. vs…

Zuhal Baysar – Evren (& ben)

Thalassophobia (/Olivia Newton John – Xanadu /5th Dimension – The Age of Aquarius)

Thalassophobia, deniz korkusuna verilen isimmiş. Bende yok o kadar ama potansiyel var. Şöyle bir şey:

Okumaya devam et “Thalassophobia (/Olivia Newton John – Xanadu /5th Dimension – The Age of Aquarius)”

Güzel sanatlar (lakin yorum da olabilirdi, ayrı girişe gerek var mıydı…)

…ve daha birtakım sorular. 8P

Şaka(?) bir yana, bir önceki girişi yazarken, yazdıktan sonra kontrol maksatlı okurken, ağzında karanfilli mujercitacığı ararken aklıma geldi. Hacettepe’nin (üniversitenin) en sevdiğim yanlarından biri bünyesinde bir adet güzel mi güzel sanatlar fakültesi barındırması. Oradakileri hemen ayırt edebiliyorsunuz biz mühendislerden! Gerçekten çok hoşuma gidiyor. Bir de sık sık eserlerini sergiliyorlar binalarının girişindeki salonda, Eda’yla yolumuzu düşürüyoruz düzenli olarak gezilerimiz sırasında.

Geçen (16 Mayıs) gezimiz sırasında kara kalem çalışmaları vardı, bir tanesini (resmini çekmemişim) bir başka şeye (Hopper’a) çok benzettik, internetten baktık, bulamadık ama biliyorum işte, yatağın üzerinde oturmuş kırmızılı kadın, dışarı bakıyor, yandan görüyoruz… Takıldı kaldı aklıma tabii, neyse, ofise dönünce buldum:

Hopper – Morning Sun (1952)

Hopper yahu! En sevdiğimiz sevdiceğimiz!..

Okumaya devam et “Güzel sanatlar (lakin yorum da olabilirdi, ayrı girişe gerek var mıydı…)”

A night at the opera / A day at the races / A night in Casablanca

(/sururi @ los museos)

Bilbao’da çok şükür, vakit bulduk da müzeleri şenlendirebildik. Güzel Sanatlar Müzesi’nin içini her daim Gug’un içine tercih ederim gibi siyah/beyaz bir cümle kurmayayım ama şimdiye kadar (belki bir David Hockney’e ev sahipliği yaptığı zaman hariç… belki / haydi bir de Victor Vasarely’yi bbk sergi salonunda bodoslama keşfettiğimiz seferi sayalım) falan…

Bu sene Güzel Sanatlar Müzesi (Museo de Bellas Artes de Bilbao) 110. yılını kutluyor olmanın şerefine, oturmuş, 110 tane eseri seçmiş deposundan. Eski şehrin (Casco Viejo) ortasında (en cerca de), Yeni Meydan’da (Plaza Nueva) Cafe Bilbao vardır, epey buluşma, bilinme noktasıdır, bunlar da duvarları (filan):

sanatsal, degüstasyonel, canan ile orhan. Txipirones fritas bulabileceğiniz ender yerlerdendir hem de…

Okumaya devam et “A night at the opera / A day at the races / A night in Casablanca”